Adana-Mersin Gezisi

İkinci gezimizi de gerçekleştirdik. Yine çok keyifli çok güzel bir gezi oldu. Her iki şehire de daha önce gitmiştim. Ancak gezmek için değildi bu gidişler. Bu yüzden ne gezme şansım olmuştu ne de meşhur yerlerde yemek yeme şansım. Bu sefer yaya yaya gezdik ve yedik. Öncelikle şunu söyleyeyim, gezilecek yerler arasında çok mesafe olduğu için araç şart. Toplu taşıma ile çok sınırlı yerler gezilebilir. Tabi bizim gibi 2 değil de 5 gününüz varsa araç olmasa da toplu taşımayla da gezebilirsiniz. Gezilecek çok çok fazla yer var, özellikle Mersin’de. Bu yerlerin çoğu ilçelerde olduğu için hepsini bitiremedik. İçimizde kaldı ama gördüklerimizi kâr saydık artık.

Adana’ya iner inmez kahvaltıya geçtik. Adana’da bir börek kültürü var. Biz de seve seve bu kültüre ayak uydurduk. Adana merkezli Levent Börekçilik’de aldık soluğu. Ben böyle bir börek tüketimi görmedim. Tabi ki sıra var. Sıra çok hızlı ilerliyor. Tüketim hızını şöyle anlatayım: Ben börek alırken 6 tepsi börek vardı. Böreği aldım, oturdum ve daha bitirmeden 6 tepsi börek bitti. Günce kaç tepsi börek gidiyor, nasıl yapıyorsunuz, gün sonunda ne kalıyor size vb. sorulara gülüyorlar ama cevap vermiyorlar.

Kahvaltıdan sonra hemen Mersin’e geçtik. Mersin’de Tarsus Şelalesi, Cennet-Cehennem, Astım Mağarası, Kız Kalesi, Ashabı Kehf Mağarası, ve Taş Kuyu Mağarası gezdiğimiz yerler. Her biri ayrı güzel. Tabi her birine ayrı zarar veriyoruz. İçeri çöp atan mı dersini duvarlara adını kazıyan mı, sağa sola tüküren mi… O kadar güzel yerler ama kıymet bilen yok azizim. Allah islah etsin ne diyelim..

O kadar gezdikten sonra bir tantuniyi hak ettik diye düşündük ve listemizdeki ilk tantuniciye gittik. Abidin tantuni listenin başındaydı, sonrasında ise Memoş tantuni geliyordu. İkisinde de birer tantuni yedik ama ikisi “o ye man o ye” etkisi yatarmadı. Biraz kuru geldi ikisi de. Daha önce geldiğimde bi yerde tantuni yemiştim keşke dükkanın adını not alaydım. Orada 3 tane yemiştim bana mısın dememişti. Yine de her yerde en iyi diye geçen bu tantunicileri fazla eleştirmeyeyim.

Akşama doğru ise bi atom içelim dedik. Bunun için Kushimoto Sokağı’nda bulunan Ak kafeyi tercih ettik. Sokak inanılmaz güzel. Atom da yine aynı şekilde. 1500 kalorimizi aldık ve dönüş yoluna koyulduk.

İkinci gün kahvaltıyı farklı bir börekçide yapalım dedik. Bu sefer İzol Börek’e gittik. Stil benzer ama kalite olarak Levent’in biraz gerisinde diyebilirim. Yine de ortalama üzeri bir börekti. Zaten burasının adı İzol Baklava diye geçiyor. Börek biraz yan iş gibi olmuş. Dayanamadım baklavasını da denedim ve isminin hakkını verdiğini gördüm.

Kahvaltı sonrası muzlu süt içmek için Kazım büfeye gittik. Burada değişik bir düzen var. 1 muzlu süt derseniz bir büyük bardak ve bir küçük bardakta veriyorlar. 2 tane 1/2 muzlu süt derseniz 2 tane büyük bardakta veriyorlar. Terminolojiyi sorup öğrenebilrisiniz.

Sütün ardından gezmek için Adana Merkez Park ve civarına gittik. İnanılmaz güzel bir park. Yemyeşil ve ucu bucağı yok. Kimse kimseyi rahatsız emtiyor. İsteyen çekirdek çitliyor isteyen çay içiyor. Teyzeler el işlerini almış gelmişler, amcalar iddia oynuyor falan. Çok çok güzel bir park. Park civarında diğer yerleri de gezdikten sonra Seyhan’a geçelim dedik.

Adana’ya vardığımız ilk andan itibaren o haberlerde gördüğümüz olaylar nasıl bu şehirde oluyor anlayamamıştık. Biraz merkezden uzaklaşınca o kitlenin haftasonu mangalı tercih ettiğini gördük. Seyhan Baraj Gölü çevresinden inanılmaz bir duman yükseliyor. Her tarafı et kokusu sarmış durumda. Birbiri üzerine araba sürenler, arabayı yol ortasında durdurup üstüne çıkıp bira içenler çok normalmişçesine karşılanıyor.

Seyhan gölü çevresinde villa siteleri var. İsviçre olsa beğenirdiniz derler ya işte tam da bu siteler için geçerli bu laf. Göl manzaralı bahçesinde yemyeşil ağaçlar..

Seyhan’dan sonra son bir yemek yiyip havaalanına geçelim dedik ve soluğu Dede Kebap’ta aldık. Adana genelin kebap kalitesi zaten yüksek. Bu yüzden şurda yiyin burda yemeyin demek biraz yanlış. Ankara’da bir kaç yer güzel adana yapıyorken Adana’da çoğu yer çok güzel kebap yapıyor. Bu mekanı diğerlerinden bi tık öne çıkartan ise yan ürünler diyebilirim.

Yemek sonrası tatlımızı Doğan Kaymaklı Kadayıf’da yedik. Benim çok tercih edeceğim bir tatlı türü olmadığı için ayılıp bayılmadım açıkçası. Ama kaymak sevenler için güzel bir tercih olabilir.

Böreğiyle, tatlısıyla, kebabıyla, tantunisiyle, atomuyla, muzlu sütüyle gezmesiyle yorulmasıyla çok güzel bir gezi daha geçirdik. İki şehir de çok güzel. Dolu dolu bir gezi bekliyor gidenleri..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir