Entourage

Yazıma başlamadan önce gözyaşlarımı zor tuttuğumu belirtmek isterim. Keşke ne de olsa 8 sezon diyip günde 10 bölüm izlemeseydim. Keşke kendime engel olup işten eve geldiğimde bilgisayarımı açmasaydım. Ama keşkeler hayatın heryerinde işe yaramadığı gibi bu durumda da yaramıyor. Kabullenmesi zor olsa da bu dizi de bitti ve büyük bir boşlukla başbaşa bıraktı beni.

Vay arkadaş neymiş bu dizi de bu kadar etkiledi seni diyecek olan olursa. Öncelikle şunu söyliyeyim. Dizide duygusallık yok. Tabi bu demek değil ki adam öldürüp eğleniyorlar. Demek istediğim How I Met Your Mother daki Robin Ted muhabbetleri burada yok. Ya da bir arkadaşları zor duruma düştükleri zaman kardeşlik yemini edip dünyaya savaş açmıyorlar. Herşey sadece anı yaşamak ve hayatı daha güzel bir hale getirebilmek için yapılıyor.

Dizinin olayına gelecek olursak. Ünlü bir oyuncu ve 3 tane çok samimi arkadaşının hikayesi. Şimdi size bu kişilerden ve özelliklerinden bahsedeyim;

Vincent Chase: Dizideki ünlü oyuncu. Yükselen bir değer. Herkesin film çekmek istediği, genç kızların hayran olduğu starımız. Eleman bunların hiçbirine değer vermiyor. Yeri geliyor arkadaşı ile bilardo oynamak için sete gitmiyor, yeri geliyor 15 milyon $ kazanacağı filmi sırf başka bir ülkede çekilecek diye kabul etmiyor. Varı yoğu arkadaşlarıyla daha iyi vakit geçirebilmek ve eğlenmek.

Turtle: Hiçbir özelliği olmayan. Genelde ekibin ayak işlerini halleden ve gerçek ismini 5 sezon boyunca öğrenemediğimiz karakter. Annesi bile ismiyle hitap etmiyor, Turtle diyor kendisine. Aklında sürekli parlak bir fikir olsa da, maddi olarak hiçbirşeyi olmadığı için hep hüsranla sonlanıyor bu girişimler. Ama dizi sonunda bize bir sürpriz yapmıyor değil.

Eric Murphy: Grubun en mantıklı ve zeki kişisi olarak öne çıkıyor. Aynı zamanda Vincent’in menejerliğini yapıyor. Uzun bir süre boyunca tek müşterisi o olsa da dönem dönem tehlikeli olduğu zamanlar da oluyor.

Johnny Chase (Drama): Chase ailesinin büyük oğlu. Kardeşi kadar popüler olmasa da onun da oyunculuk kariyeri mevcut. Kendisini yıldız olarak görse de bu grup içerisinde daha çok dalga geçme konusu oluyor. Drama ise buna hiç takmıyor ve her muhabbeti kendisinin rol aldığı bir filme getiriyor. Tek özelliği bu değil, konu basketboldan mı açıldı başlıyor hemen NBA seçmelerine katılmıştım diye, konu uzakdoğu sporlarımı 1995 de kara kuşaktım diyor. Anlayacağınız, bizim kahvelerde herşeyi bilen ve yaşamış olan amcalarımıza benziyor.

Ari Gold: Kendisi için ayrı bir yazı yazabilirdim ama dizinin bütünlüğünü bozmak istemedim. Kendisi Vincent’ın temsilcisi. Onu en dipten tepeye getirdi ve en öncelikli müşterisi yaptı. Hatta öyle zamanlar oldu ki eşiyle yemek yerken Vincent aradığında “sorry, baby” diyim masadan kalktı. Ari’nin özellikleri saymakla bitmez. Öncelikle telefonu 6.duyu organı gibi. Dizinin tamamında telefon görüşmeleri yapıyor ve işlerinin tamamını bu görüşmelerde sağlıyor. Ha, bu demek değil ki yüz yüze görüşmelerde iyi değil. Aksine yüz yüze görüşmelerde daha da tehlikeli. Çalışanlarına hitap şekli, müşterilerini kandırma taktikleri taktireşayan. Oyunculuğu ise mükemmel. Zaten dizide tek ödül alan kişi kendisi. Aynı zamanda da inanılmaz bir aile babası. Eşini ve çocuklarını hep ikinci planda tutsa da dizinin sonunda yapıyor yine yapacağını.

Evet, işte böyle. Dizi tabi bu kişilerin etrafında dönüyor ama bunların dışında da aklımızda kalanlar olmadı değil. Sloan u uzun bir zaman unutamayacağımızı belirtebilirim. Diğer unutamayacağımız kişi ise Ari ye dayanabilen, onun saldırılarına göğüs gerebilen tek kişi Lloyd.

Son olarak dizide oynayan bazı ünlülerden bahsedeyim; Hatırladıklarım Eminem, Snoop Dog, Jessica Simpson, Pete Berg, James Cameron, Amare Stoudemire, Lamar Odom ve daha niceleri.

Kesinlikle çok kaliteli bulduğum, beni çok eğlendiren bir dizi oldu. Benim düştüğüm hataya düşmeyin. Günde en fazla 3 bölüm izleyin. Sonra çok ağlarsınız. Bu kaliteyi bulabilmek için How I Met in 4. sezonuna dönersiniz, kendinizi kandırırsınız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir