Tag Archives: Matt Damon

The Martian

Başrolde Matt Damon‘ın oynadığı kimileri çok beğense de benim için overrated kategorisinde olan film. Bir önceki gibi konu güzel ama gereksiz uzatılmış ve çok da klişe sonlanmış. Marsa bir ekip gidiyor. Derken bir sorun oluyor ve ekip görevi iptal edip dünyaya dönmek zorunda kalıyor. Ama bu esnada fırtına, kasırga, bir karambol oluyor ve ekipten biri araca binemiyor. Ekibin geri kalanı da kurallar gereği onu arkada bırakıp dönüyor.

The Bourne Ultimatum

Görev tamamlandı, bir diğer serinin de sonuna geldim. Bir önceki Bourne filminde demiştim ki Oceans’ın aksine seri ilerledikçe kalite artıyor. Bu durumun son filmde de geçerli olması beni mutlu etti açıkçası. Zaten son film 3 oskar alarak gerekli açıklamayı yapmış oluyor. Bir önceki filmde üzerine yıkılmak istenilen cinayetten kurtulan Bourne kim olduğunu bulma konusunda iyice takıntılı hale geliyor. Sürekli hayatının tehlikede olması durumu canını sıkmış olacakki tabiri caizze bütün CIA’e tek başına meydan okuyor. Tabi özel bir adam, eğitimlerden geçmiş o kadar. Bizim Polat yapıyor da elin Bourne’u neden yapmasın.

The Bourne Supremacy

Gelelim serinin ikinci filmine. İlk filmde hatırlarsanız kahramanımız Bourne kim olduğunu ne iş yaptığını bilmeyen bir elemandı. Bu filmde kimliğini aramaya devam ediyor. Kız arkadaşıyla Hindistan’da huzuru arıyor. İşte geçmişi hatırlayabilmek için çalışmalar vs. Tabi atalarımızın dediği gibi su uyuyor ama düşman uyumuyor. Bourne’u hala tehdit olarak görenler var. Hatta bu kişiler CIA’in tepesinde yer alan adamlar. Ne yapalım ne edelim derken international bi suç işleniyor ve olay mahalinde Bourne’un parmak izi bırakılıyor.

Rounders

Oyuncular tanıdık olsa da film eski sayılır. 1998 yapımı filmde başrollerde  ve  oynuyor. Aslında  de başrol sayılabilir haksızlık etmeyelim kendisine. Öncelikle fırlama (bu kelime yumuşatılmış hali) Edward Norton’a çok yakışmış. Primal Fear filminde de oldukça fırlama (yine yumuşattım) birini oynadığını anlamıştık gerçi. Bu sefer konumuz kumar. Herşeyini bir gecede kaybeden Mike hak yolu bulup adam gibi çalışmaya başlıyor. Kumar oynayanlar bilir bu merete başladın mı bırakamazsın. Bizimkinin yemini de en yakın arkadaşı Worm’un hapisten çıkmasına kadar sürüyor.

The Bourne Identity

Ocean serisinden sonra aksiyona devam kararı aldım ve bu seriye başladım. Gerçi bu akşam serinin ikinci filmini değil başka bir filmi izlemeyi düşünüyorum ama bütünlük bozulmaz sanırım. Filmde başrolde  var. Tabi onun yanında başrol olmasa da ekranda sık görünen  ve  da var. Film Türkçeye Geçmişi Olmayan Adam olarak çevrilmiş. Böyle dram filmi gibi olmuş ama kendisi aksiyon dolu bir film aslında. Arkadaşımız kendisini denizin ortasında bir balıkçı teknesinde baygın halde buluyor ve hiçbir şey hatırlamıyor. Ben kimim, buraya nasıl geldim derken vücuduna yerleştirilmiş bir parça buluyor. Bu parçadan çıkan lazer bir hesap numarası yansıtıyor. Tabi ki İsviçre bankalarına ait. Bu andan itibaren de eleman kim olduğunu, ne iş yaptığını, nasıl oralara gittiğini araştırmaya başlıyor.

Ocean’s Thirteen

Evet arkadaşlar serinin son filmini de yazmanın vakti geldi. Öncelike bu filmin ilk filmden zayıf ikinci filmden daha iyi olduğunu belirtmeliyim. Kadroya ek olarak var bu sefer. Hırsızlık yapılacak tabi o kaçınılmaz. Bu sefer ekipten biri için planlar yapılıyor. Ekipten bir dayı Al Pacino’ya güveniyor ve iş yapmak istiyor ama elde avuçta ne varsa sövüşlüyorlar bizim dayıyı. Tabi ekip bunu karşılıksız bırakmıyor ve plan yapılıp uygulamaya konuluyor.

Yine akıcı ve sıkmayan bir film olmuş. Başarısız olma ihtimalleri olmadığı için sonunu bile bile izliyorsunuz ama yine de bu yoklukta idare eder.