Category Archives: Okudum

Escaping the Build Trap

Yazıklar olsun ya, resmen emekli maaşı gibi 3 ayda bir yazı yazar hale gelmişim. İnsan bi düşünür, birlerce takipçi ne okuyacak ne izleyecek. Çok kızgınım kendime. Telafisi nasıl olur bilmiyorum ama umarım ara verme rekorumu ilerde kırmam ve 3 ay olarak. Gönül isterdi ki 3 ay sonra bomba bir yazıyla döneyim. Ama öyle olmayacak, çünkü bu yazı bir kitap hakkında. Evet evet bir kitap. Hala okuyabildiğimi gömek çok güzel. Hem de işimle alakalı bir kitap. En son ne zaman işimle alakalı bir kitap okumuştum hatırlamıyorum. Ama çok eski olduğu icin değil, öyle bir olay olmadığı için hatırlamıyorum. Bu utancımı da paylaşmış olayım.

Toplum Sözleşmesi

Okuyalı 1 aydan fazla olmuş. Açıkçası okurken de pek bir şey anlamamıştım. Üzerinden bu kadar süre geçtikten sonra kitabı kimin yazdığını bile hatırlamıyordum. Jean-Jacques Rousseau yazmış kitabı. Tabi içimizdeki ordinaryüsler kitapta geçen bazı bölümleri alıntılayıp wowww, vay anasını, adam yazmış be şeklinde triplere girmiş. Hatta bazıları tekrar tekrar okumak lazım demiş. Bir kere bana yetti arkadaşlar, umarım sizler okuduğunuzu anlarsınız ben pek aydınlanamadım.

Parfümün Dansı

Gönül istiyor ki kitap okumaya devam edeyim. Zaten çok performanslı değilim bu konuda ama hiç okumamaktan da iyidir diyorum. Bir adım ben atıyorum ama seçtiğim kitaplar da 1 adım bana gelmiyor arkadaş. Hatta 3 adım geri gidiyorlar yani. Kitap Tom Robbins tarafından yazılmış. Kendisini de tanımam etmem ama abicim çok mu uzatmışsın karıştırmışsın olayları bilemedim. Tabi ki bu kitabı 18 kere bitirenler, bitmesine dayanamayacağını düşünüp günde 2 satır okuyanlar, bu kitabı okumazsa arkadaşını silenler vb. mevcut. Ama yok benim içimi bunaltan bir kitaptan öteye geçmedi malesef.

Drina Köprüsü

İvo Andric tarafından yazılmış ve ilk defa 1945 yılında yayımlamış. Son zamanlarda okuduğum en güzel kitap sanırım. Ha son zamanlarda çok kitap okumuyorum ama olsun. Kitap adından da anlaşılacağı gibi bir köprüyü anlatıyor. Yapılışından günümüze kadarki hikayesini. Köprünün inşa edilmesinden başlayan bu serüven bir çok aksiyonlu döneme sahip. Köprünün popüler olduğu zamanlar, göz ardı edildiği zamanlar, uğrunda insanların öldüğü zamanlar..

Rüzgar Gibi Geçti

Sanırım bu zamana kadar okuduğum en uzun kitap. Bir ara kitabı okumayıp filmini mi izlesem dedim ama o da dört saate yakınmış. Öncelikle kitap da film de gelmiş geçmiş “en”ler listelerinde yer alıyor. Yani her okuyan ve izleyen 10 kişiden 11’i beğenmiş. Daha pozitif bir önyargı olamaz başlarken. Beni korkutan iki şey vardı, birincisi kitap çok uzun ikincisi bölüm mantığı yok. İki bölümden oluşuyor 800 sayfalık kitap. Cümleyi bitirip ertesi gün ordan devam etmek çok bana göre değil açıkçası.

Bozkırkurdu

Vay be koca Kasım ayını boş geçmişim. İzleme ve okuma performansında ciddi bir düşüklük olmasa da yazma konusunda bazı aksaklıklar oluyor bu aralar. Dönüşüm muhteşem olsun isterdim ama bu kitap ile çok zor. Daha önce de okuyup anlamadığım kitaplar olmuştu ama sanırım bu zirve noktası benim için. Hermann Hesse tarafından yazılmış ve çoğu insan tarafından baş ucu eseri olarak adlandırılıyor. Yani kitabı anlasaydım belki ben de öyle düşünürdüm ama maalesef gram anlamadım. Hatta anlayanların yorumlarını okuyayım belki ordan bir şeyler kaparım dedim, yok yine olmadı. Bu esnada okuduğum bir yorum ile bitireyim yazımı: “İçip, çekip kafayı buluyolar sonra da birbirlerine hikayeler anlatıyorlar”..