The Promised Land
Bazı insanlar var reklamda oynasa oturur izlerim. Çok kabarık değil bu liste, sonuçta seçici bir izleyiciyim. Bu listede yerini sonuna kadar hak eden Mads Mikkelsen de bulunuyor. Kendisi oynadığı her rolde devleşen bir abimiz. Bu yüzden filme başlamak için ikinci bir sebep aramadık. Puanı yüksek yorumları güzeldi ama bunlar olmasaydı da Mads Mikkelsen’in kredisi yüksek, gerekirse 2 saatimizi çöpe atarız deyip yine izlerdik. Ha sonuç buna benzer oldu ama olsun.
Şimdi efendim Mads Mikkelsen, Ludvig diye bir karakteri canlandırıyor. Kendisi yoksul bir aileden geliyor ve normalde ulaşılması çok zor pozisyonlara ulaşıyor. Hepsi çok çalışmanın ve işini çok iyi yapmanın ödülü. Gün geliyor abimiz emekli oluyor ve hepimiz gibi o da bir tarla cevireyim de domates salatalık ekerim diyor. Tamam amacı biraz farklı ama gerçekten de emeklilik planı bu kendisinin.
Tabi bir arsası yok, ama çılgın bir projesi var. Bu projeyi hayata geçirmek için krallıktan bir toprak istiyor. Diyor ki bana bu arsayı verin ben devletim için şöyle faydalı bir iş yapacağım. Tabi her devirde olduğu gibi o zamanlarda da faydalı işlere karşı gelen bir kitle bulunuyor, veya faydayı kendi amacı için kullanmak isteyenler çıkıyor.
Film boyunca zafere giden sancılı yolu izliyoruz. Dönem dönem sıkılsak da adamın azmine hayran kalmamak elde değil. Kesin izleyin diyemem ama, böyle uyku öncesi sizi hazırlayacak ya da ne bileyim bir şey izlerken sızasım var ama ne izleyeceğim bilmiyorum modundaysanız aradığınız film bu olabilir..