Persian Lessons
İkinci dünya savaşı ile ilgili onlarca film izlemişimdir. Savaşın kendisi, savasin tarafları, savaştan kurtulanların hikayesi vs. Her defasında farklı ne olabilir ki diyordum filme başlarken ama yine farklı bir şeyler izliyorum. Sanırım bir bu kadar daha film çekilecek hikaye vardır. Bu film de yine çok özgün bir hikayeyi anlatıyor. Daha önce hiç bir yerde okumadığım bir hikaye. Savaş ve yaşanılanlar bildiğiniz gibi, ancak bu hikayede farklı olan savaştan kurtulmak için yapılanlar.
Gelelim biraz detaylara, yine farklı şehirlerde kamplar mevcut ve her kampın amacı farklı. Bu kamplardan birinin komutanı Farsça diline merak sarmış durumda ve emrindeki askerlere diyor ki farsça bilen birini yakalarsanız onu bana getirin size ödül vereceğim. Bu hikayedeki ilk karakterimiz.
İkinci karakterimiz ise kaçarken yakalanan bir adam. Yakalanmadan önce kendisiyle aynı araçta olan bir adamla bir ticaret yapıyor. Adam diyor ki yiyecek herhangi bir şeyin varsa bu çok değerli kitabı takas yaparım. Bu kitabı satarak çok para kazanabilirsin. Ticaret gerçekleşiyor. Tabi buradaki kilit nokta kitabın Farsça olması.
Şimdi gelelim bu ikili nasıl bir araya geliyor kısmına. Askerler bu aracı yakalıyor ve herkesi öldürmek için bir araziye götürüyor. Bu esnada şans eseri bu kitap düşüyor ve askerler ne olduğuna bakıyor. Kitabın farsça bir kitap olduğunu söyleyince. askerler sadece onu hayatta bırakıp kampa götürüyorlar.
Bu andan itibaren komutan ve esir yakın takılıyor. Komutanın amacı farsça kelimeler öğrenmek ve farsça konuşabilmek. Tabi burdaki sorun şu, eleman aslında farsça bilmiyor. Sadece canını kurtarmak için yalan söylüyor.
Yapabileceği iki şey var; ya yalan söylediğini itiraf edecek ve hayatından olacak, ya da kendi farşçasını uyduracak. Uydurmasında hiç bir sorun yok çünkü bunu doğrulayacak kimse yok etrafta. Asıl sorun komutanın çok iyi bir öğrenci olması ve her şeyi sorgulaması.
Şimdi diyeceksiniz ki komutanın motivasyonu ne? Haklı bir soru. Komutanın bir kardeşi savaştan kaçıp İran’a yerleşmiş ve kendine orda bir hayat kurmuş. Komutan da bir şekilde onun yanına gidip içinde bulunduğu hayattan kurtulmak istiyor. Ancak İran’a gidip merhaba ben falanca kamp sorumlusu komutan filanca derse önüne kırmızı hali serilmeyeceğinin farkında. O yüzden dil öğrenerek işini kolaylaştırmaya çalışıyor.
Hiç sıkılmadan izlediğimiz bir film oldu. Zaman zaman tebessüm ettik, zaman zaman gerildik, bazen de üzüldük.
Gerçekten çok güzel bir film.