The Burial
Prime Video’da izlediğimiz gerçek hayattan esinlenilmiş bir hikaye. İzleyeli gerçekten çok oldu ama şöyle bir göz atınca hayal meyal da olsa hatırladım. Şimdi efendim cenaze evi işleten bir aile var. Bunlar kendi yağlarında kavrulan bir işletme. Ama hiç tahmin etmezsiniz bu sektörü tekeline almak isteyenler de varmış. İşte film de bu süreçteki bir çatışmayı anlatıyor.
Devlerden biri bu ailenin işletmesine talip oluyor. Tabi işletme sahipleri heyecanlanıyor, sonuçta küçücük bir aile işletmesi. Bu mutluluk pek uzun sürmüyor çünkü süreç istedikleri gibi gitmiyor. Bunu farkettiklerinde ise biraz geç oluyor ve yıllardır ailelerine ait olan işletmeyi kaybetmenin eşiğine geliyorlar.
İşte burada devreye o dönemin başarılı avukatı giriyor. Ya her filmde olur zaten bu demeyin, bunu farklı kılan avukatın çok tanınan ve dava seçen bir avukat olması. İlk başta ben yüz bin milyarlık işlere bakıyorum sizinle uğraşamam dese de davanın zorlu olması ve konunun bir aile meselesi olması onu sürece sokuyor.
Bundan sonrası işte dava süreci, taraflar konuşuyor deliller sunuyorlar, anlaşmalar gidiyor geliyor vs vs
Filmden sonra bu işletmenin günümüzdeki yeri ile ilgili de bilgi vermişlerdi, yani hala ayaktalar..