Doğudan Uzakta
Amin Maalouf kitapları ilk okumaya başladığımda hakkında hep iyi eleştirler okumuştum. Özellikle Semerkant ve Afrikalı Leo kitapları için her yerde en iyi kitapları olduklarını okudum. İki kitabı da okudum. Açıkçası bu kitap kadar keyif alamadım. Hatta şöyle söyliyeyim daha önce okuduğum kitaplarının hiçbirini bu kadar beğenmedim. Sebebinin ise şu olduğunu düşünüyorum. Diğer kitapları çok uzun sürede bitirdim. Bu kitabı ise 10 günde bitirdim. Kitaplar aslında akıcıymış belki de ama araya 3-5 gün girince ne kadar akıcı olursa olsun kopuyosunuz demek ki.
Tabi okuma hızına göre 10 gün de çok uzun olabilir ama benim için oldukça kısa bir süre. En son 2 günde kitap bitirmeye çalıştığımda ortaokuldaydım. En çok kitap okuyana hediye vereceklerdi. Ben de 2 günde bir kitabım bitti diyerek değiştiriyordum. Derken bir gün öğretmenim peki Ömer ne anlatılıyor bu kitapta dediğinde foyam ortaya çıkmıştı. Bu yüzden hazmederek okumak önemli arkadaşlar 🙂
Kısa anımı kenara koyacak olursak, Doğudan Uzakta kitabında bir arkadaşını hasta olduğunu öğrenen Adam’ın 20 yıldır gitmediği ülkesine yaptığı yolculuğu okuyoruz. 16 gün süren bir ziyaret oluyor. Yazarın diğer kitaplarında olduğu gibi doğudaki siyasi olaylardan kurtuluş yok, ama bu sefer katlanabilecek miktarda diyebilirim.
Adam bu ziyaret boyunca yıllardır görmediği arkadaşlarına ulaşıyor, onlarla eskiyi yad ediyor. Hani ben de gitmedim değil lise yıllarına. Şimdi hangi lise arkadaşımla görüşüyorum diye baktım, bir iki tanesi ile 3 ayda bir, o da telefonda. Açıkçası kendi adıma da üzüldüm. Çocuuklukta, lisede böyle aramızdan su sızmayan arkadaşlarım ile şuan iletişimim çok az.
İşte kitap bunu yapıyor. Okuyanı içine alıp sanki o dönemdeki aynı olayları yaşamışsın hissini veriyor. Dediğim gibi kısa sürede bitirdiğim için mi bilmiyorum ama hep bir sonraki bölümü merak ederek okudum. Öyle polisiyelik bir olay yok ama yine de merak ediyorsunuz.
Bu kitapla birlikte insanların yazar hakkında görüşlerine bilinçli olarak katıldığımı söyleyebilirim. Adam iyi beyler, okuyun.