Little Miss Sunshine
Bir önceki yazımda dediğim gibi Steve Carell‘ın filmlerine göz atmıştım ve bu film de kendisinin çıkış yaptığı iki filmden biri olarak görülüyor. Bir önceki filme nazaran daha başarılı bir film olduğunu söyleyebilirim. Her ne kadar sevmesem de mesaj verme olayı bu sefer çok da rahatsız etmedi beni. Bu filmde Carell sorunlu bir ailenin bireyi. Aslında sorunlu ailede ki annenin kardeşi. İntahar ettiği için anne kardeşine kıyamıyor ve gel bizde kal diyor.
Ailenin babası kişisel gelişim sektöründe ve geliştirdi bi yöntemin tutup zengin olacaklarını düşünüyor. Erkek çocuk 6 aydır tek kelime bile etmiyor. Kız çocuk herşeyden habersiz, daha önce katıldığı bir güzellik yarışmasında birinci olduğunu öğreniyor ve havalara uçuyor. Bir de dedemiz var, o da ot çeken aileye sorun çıkartan bir tip.
Anlayacağınız gibi aile gerçekten sıkıntılı. Peki ne oluyor da bu aile bir araya geliyor, kendini toparlıyor? Küçük kızın birinci olması ile beraber eyalet kapsamındaki bir yarışmaya hak kazanıyor. Anne noooolluur gidelim talepleri tabi ki cevapsız kalmıyor. Ancak ailenin maddi durumu uçak ile gitmeye uygun olmadığı için aile minibüsleri ile gitmeye karar veriyor. Yolculuk esnasında ise hepsinin başından çok kötü olaylar geçiyor. Hepsinin olmasını beklediği bir olay var ve hepsi kötü haber alıyor. Yüzler asık bir şekilde yola devam ediliyor ve güzellik yarışmasının olduğu yere varılıyor.
Burada şöyle bir durum var. Küçük kızı yarışmaya dedesi hazırlıyor. Dedesinin ot çeken birisi olduğunu söylemiştim. Haliyle kıza çok da güzel dans figürleri öğretmemiş.Böyle bişey olacağını kimse tahmin etmediği için küçük kız performansını sergilemeye başladığı anda herkes şok oluyor. Ama film tokadı burada vuruyor. Herkesin hayali var demiştim. Küçük kızın hayali de o yarışmaya gidip dedesinin öğrettiği bu dansı sergilemek. Bunun farkına varan aile de kızın dansına ortak oluyor ve herkesin yuhalamaları arasında aile müthiş bir performans sergiliyor.
Dediğim gibi bazı göndermeler var filmde ama çok rahatsız etmedi beni. Bu yüzden filmi beğendim. Demek ki tadından olmak şartıyla mesaj vermek çok da sıkıntı yaratmıyormuş. İyi seyirler