Sorry We Missed You
3 sene olmuş Tehlikeliler kategorisine bir şey eklemeyeli. Tabi ki çok güzel filmler izledim, diziler bitirdim veya kitaplar okudum 3 senedir. Ama niyeyse buraya layık görmedim hiç birini. Bu alan benim için şunu ifade ediyor: Birisi film öner dediğinde ya da dizi öner dediğinde aklıma ilk gelen seçenekler sadece burayı hak ediyor. Bu film de kesinlikle hakederek girdi listeye. Elimde olsa yoldan geçen tanımadığım insanları çevirip bu filmi izlemeleri için baskı yapacağım. Bu kadar gerçek, bu kadar hayatın içinde, bu kadar etki bırakan bir film çok az bulunur. İzlediğiniz sıkıntıya bir şekilde dahil oluyorsunuz. Yani uzanarak filmi izleseniz de karnınıza bir fil oturur vaziyette oluyor.
Neymiş arkadaş bu film diyenler olabilir. Kısaca bahsedeyim. Kargo görevlisi olarak çalışan bir baba, evde bakım hizmetlisi bir anne, ergenliğin doruklarında bir erkek evlat ve olayları henüz çok da kavrayamayan bir küçük kız kardeşten oluşuyor ailemiz.
Filmin başında bir kargo firması ile anlaşmaya çalışıyor evin babası. Tabi burda farklı seçenekler var. Ya firmanın arabasını kullanırsın ya da kendi arabanı alırsın. İkisinin de artısı eksisi var. Abimiz kendi arabamızı alalım diyor daha avantajlı olduğunu düşünerek. Tabi bunu yapabilmek için bir ön ödemeye ihtiyaç var. Bu da ellerinde yok. Haliyle elde olan bir şeyi satıp peşinat yapmayı düşünüyorlar. Akla ilk gelen de annenin arabası oluyor.
Bu araba kritik. Çünkü kadın bir günde 6 -7 kişiyle ilgileniyor. Bu insanların her biri farklı ve birbirinden uzak yerlerde oturuyor. Eğer araba olmazsa bütün gün toplu taşıma ile bu yolları gitmek tam bir eziyet haline gelecek.
Araba satılıyor, kargo arabası alınıyor. Biraz zorluk çekeriz ama önümüz aydınlık deniliyor. Ancak işler hiç de öyle olmuyor. Adamın üzerindeki baskı inanılmaz fazla. Her kargonun belirli sürede gitmesi gerekiyor. Belirli bir sayının altında teslimat yaparsan kötü bölgede görevlendiriliyorsun falan. Yazınca bu mu muhteşem film diyebilirsiniz ama izlerken inanın o baskıyı siz de hissediyorsunuz.
Abinin telaşının yanı sıra kadının da dramını hissediyoruz. Kadının çalıştığı firma hizmet verdikleri insanları sadece müşteri olarak görüyor. Ancak ablamız onların bir insan olduğunun farkında. Firma arayıp Steve amcanın süresi doldu ordan çık Claire teyzenin yanına git diyor. Ablamız ise “Ama Steve bana oğlunu anlatıyor, nasıl bırakayım” modunda. İnsanlık vs Kapitalizm çok klişe bir konu farkındayım ama bu kadar güzel anlatıldı mı izlemesi inanılmaz etkili oluyor.
Filmi gözünüz kırpmadan izliyorsunuz. Genelde de rahatsız bir şekilde izliyorsunuz. Film bitince de gerçekten karnınızdaki filin iyice yer ettiğini anlıyorsunuz.
Filmden sonra kargo teslimatına gelenlere 2 kere teşekkür ediyorum, ne bileyim yemek siparişi getirenlere daha güler yüzlü olmaya çalışıyorum. Ha onların umrunda mı bunlar bilmiyorum ama birilerinin bu sıkıntıları yaşadığı gerçek. Bizim de üstümüze düşen bu kadar basit şeyler varken neden yapmayalım?
Çok çok çok beğendim filmi. Uzun bir süre film öner diyenlere ilk söyleyeceğim film olacak kendisi.
İzleyin, izlettirin..