Memento
Evetttt. Bu filmi nasıl yazıcağım bilmiyorum. İzlerken bile mesai yapmış kadar oldum aman bi bağlantıyı kaçırmıyayım diye. Öncelikle çok dikkatli bir şekilde izlenmesi gerektiğini söyliyim. Ama böyle diyince işte saçma sapan bi şekilde filmi bitirip sonunu size düşüntürdüyor sanmayın. Gayet de on numara bitiyor film.
Film sondan başlayarak başa doğru geliyor. Daha önce izlediğimiz türden değil gayat mantıklı, sağlam banlantılarla geliyorlar filmin başına doğru. Aslında şunu söyliyim, diğer filmdeler görüp öffff dediğiniz şeyler eğer bu filmde var diyorsam anlayın ki gayet başarılı bir şekilde işlenmiş. Ne diyorduk? Evet, başa doğru geliyoruz. Filmde Leonard karakterini canlandıran Guy Pearce‘ın kısa süreli hafızasında sorun var. Bu ne demek sizinle oturup tanışıyor, yemek yiyorsunuz, sohbet muhabbet derken ben bi lavobaya gideyim diyorsunuz. Geri gelip masaya oturmaya kaltığınızda sen de kimsin sorusuyla karşı karşıya kalıyorsunuz. Bu hastalığının farkında olan Leonard herşeyi not alarak, resim çekerek ya da dövme yaptıtarak hatırlamaya çalışıyor. Tabi herşeyi hatırlamasındaki amaç da eşine tecavüz edip öldüren kişiyi bulabilmek. Zaten hastalık da bu olayın yaşandğı gün oluşuyor.
Yukarda bahsettiğim amaç uğruna farklı kişilerle tanışıp olayı çözmeye çalışıyor elemanımız. Filmin sonuna doğru, aslında başına doğru demem daha doğru olacak ışıklar çakmaya başlıyor kafanızda. Tabi filmi dikkatlice izlediyseniz. Tam katili buldu derken de inanılmaz bir senaryoyla karşı karşıya kalıyorsunuz. Çok fazla spoiler vermek istemiyorum. Gerçi spoiler alsanız da izlesiz yine de bi dumur olup filmin sonunu kafada oturtmaya çalışırsınız.
Kesin izleyin. Ama öyle yok işten arkadaşlar gelicek, okuldan kankalarım bizde kalıcak açalım izleyelim demeyin. Ağlarsınız.
[…] Sürekli bi ileri bi geri, bi hayal bi gerçek durumlar gösteriliyor. Haliyle herkesin aklına Memento filmi geliyor. Tabi Memento bu alanda Messi olduğu için bütün benzerleri kötü eleştiri […]