Tag Archives: 2003
Carandiru
Bir önceki hapishane film tecrübesini biran önce unutmak için hızlı ve zorlu bir arayışın ardından bu filme ulaştım. 2003 yapımı Brezilya filmi. Oyuncularının hiç birini daha önce duymadım. Yine büyük bir riksti. Üstelik puanı da Hunger filminden daha azdı. Tabi puanın hiçbirşey ifad etmediğini defalarca gördümama yine de insan bi imdb ye bakmadan edemiyor.
Buradaki hapisanemizde garip gelebilir ama özenilecek bir hayat var. Herkesin görevi belli. Kim eroin işini yapıyor, kim öldürüleceklere karar veriyor herşey belli. Saygi ve sevgi çerçevesinde kurulu bir düzenleri var. Hapisanede görevlendirilen yeni doktorla hepsinin arası iyi. Hepsi içeri girmeden önce ne yapıyordu, nasıl içeri girdiler doktora anlattılar. Bu kısımlarda eğlenceli hikayeler de olmadı değil. Filmin bu şekilde güllük gülistanlık bitmesi beklenemez tabi.
Bir gün koğuşlar arası futbol maçı oynanıyor. Herkes çok mutlu tabi. Derken çamaşır asılan bölüme bir eleman geliyor ve yıkadığı donunu asmak istiyor. Asmaması gerektiği söyleniyor ama o dinlemeyip asıyor çamaşırı. Sonun başlangıcını da hazırlamış oluyor. Aslında bu kurulu düzenin arkasında herkesin bi kıvılcım beklediği ortaya çıkıyor. Filmin sonuna doğru işin içine polisler de dahil oluyor ve iş çığrından çıkıp zevkine adam öldürmeye kadar geliyor.
Hunger filmini unutmak için iyi bir başlangıç oldu diyebilirim. Bu arada hapiste hemen hemen herkesin bi lakabı var. Favorilerimiz “çok yazık” ve “asgari ücret”.
The Memory of a Killer
2003 yapımı Hollanda filmi kendisi. İsminden de anlayacağınız gibi bir katilimiz var. Normalde farkı bu katilin hasta olması. Zaten katili görünce hasta olmaması garibinize gidebilir. Zira beyaz saçlı, göbekli yaşlı bi amca katil. Filmin başlangıcında buna bir görev veriliyor. Öldürmesi gereken kişiler var. Bunlardan birisinin henüz 12 yaşında bir kız olduğunu görünce amca insafa geliyor. Yok arkadaş ben öldürmem, hatta kimsenin öldürmesine de izin vermem triplerine giriyor. Derken kız öldürülüyor tabi, hem de amcanın tarzında.
Buradan sonra artık katilimiz bu kızı öldürtmek isteyenlerin peşine düşüyor. Tek tek indiriyor hepsini. Tabi bu araştırmayı yapan komserle de habap oluyorlar. Telefonlar, mesajlar, sinyaller vs. Komser de içten içe takdir ediyor amcayı, tabi belli etmiyor ekibine. Neyse, filmin sonuna doğru da karma son buluyor ve herkes hakettiği sona ulaşıyor. Öyle aman aman bir film değil, ama küçük ayrıntıların olduğu, böyle kafanızı çok da yormadan kurgular yapmanızı sağlayan bir film. İzlemezseniz birşey kaybetmiş olmazsınız, izlerseniz e inanılmaz bir tatmin almayacaksınız. Tercih sizin.
Love Me If You Dare
Sırf Marion Cotillard için defalarca izlenebilecek bir film. 2003 de çekilmiş, bunca zaman nasıl olur da benim gibi bir sinema eleştirmeni bu filmi izlemez hayret doğrusu. Çocukluk aşkı iki çocuğun küçüklükten beri süregelen bir oyunu üzerine film. Kutuları var bir tane temsili. Bizim lades kemiği gibi. Kutuyu karşısındakine veren ondan bir istekte bulunuyor. Bizim şişe çevirmedeki gibi yok şunu öp, buna seni seyorum de, felancayı gıdıkla, on bardak su iç vs gibi saçma istekler değil; izlerken eğlendiren, en sonunda da hüzünlendiren istekler oluyor.
Ne kahkahalara boğulacaksınız ne de gözyaşlarınız sel olup akacak. Her ikisinden de kıvamında bir tat alacaksınız. İzlediklerinizden etkilenip sakın uygulamaya kalkmayın. Filmde taksinin üstünde öpmesini istiyor arkadaş, diğeri de yapıyor. İstanbul’da böyle bir isteğe arkadaşınızdan önce taksinin sahibi cevap verebilir.
Biz şişe çevirmeye,yandakini öpmeye devam.