London Boulevard
Eğitim için İstanbul’a gittim 4 gün önce. Genelde yanıma netbookum alıp kimseye muhtaç olmam ama bu sefer bi cahillik yapıp ynıma almadım ve Pamukkale’nin zevkine güvenmek zorunda kaldım. Dokunmaktikten ziyade kırmatik olan ekranda güç bela bu filmi buldum ve başladım izlemeye. Daha önce bi arkadaşım tavsiye etmişti ama öyle çok da büyük beklentim yoktu.
Filmde Colin Farrell ve Keira Knightley başrolde. Colin zamanında suç işlemiş ve hapise girmiş. Cezasını çektikten sonra çıkıyor ve elini ayağını bu işlerden çekeceğine kendine söz veriyor. Ama tahmin edersiniz ki bir şekilde kendini tekrar sokaklarda buluyor. Peki bu süreçte Keira ile nasıl tanıştı derseniz; Keira filmde çok meşhur peşini magazincilerin bırakmadığı bir ünlüyü oynuyor. Bir şekilde Colin ile tanışıp koruması olmasını istiyor.
Filmin devamında tabiki bu ikili aşk yaşıyorlar. Colin tabi ki sokaklara geri dönmesine sebep olan kişiden intikamını alıyor ve filmin sonunda da güya bizleri şaşkına çevirmek için ölüveriyor. Filmin köyü olmasına mı yanayım, Türkçe düblaj olmasına mı üzüleyim, önümdeki dayının koltuğu ağzıma kadar yatırdığına mı sinirleneyim bilemedim.
Bu yolculuk bana bir kez daha öğrettiki; filmin orjinali Ugandaca da olsa o dilde izlemek gerekiyor. Bir de eğer film izleyebileceğiniz bir aletiniz varsa yola çıkarken kesinlikle yanınıza alın. İpleri otobüs firmasının eline verince olanlar ortada.