Tag Archives: 2010

It’s Kind of a Funny Story

Biraz komedi, biraz dram biraz da romantizmin olduğu 2010 yapımı bir film. Bu üç kategoride çok tadında kullanıldığı için herhangi birinin diğerine ağır bastığını söyleyemem.

London Boulevard

Eğitim için İstanbul’a gittim 4 gün önce. Genelde yanıma netbookum alıp kimseye muhtaç olmam ama bu sefer bi cahillik yapıp ynıma almadım ve Pamukkale’nin zevkine güvenmek zorunda kaldım. Dokunmaktikten ziyade kırmatik olan ekranda güç bela bu filmi buldum ve başladım izlemeye. Daha önce bi arkadaşım tavsiye etmişti ama öyle çok da büyük beklentim yoktu.

True Grit

2010 yapımı bir western filmi. 10 dalda oskar adayı oldu ama hiçbirini alamadı. Western filmlerine hem babam hem de trt dolayısı ile bi sempatim var. Her pazar 10:30 da trt de yayınlanan kovboy filmlerini sanki görevimizmiş gibi izledik yıllarca. O yüzden 1980 lerdeki filmler bile güzelse True Grit bir şansı hakediyor dedim.

Çakallarla Dans

Şevket Çoruh,  Cengiz Küçükayvaz,  Sümer Tilmaç,  Tuba Ünsal,  Ceyhun Yılmaz,  Murat Akkoyunlu,  Erdal Tosun gibi tanınmış oyuncuların oynadığı Murat Şeker’in yönettiği 2010 yapımı komedi filmi. Böyle bir filmin varlığını televizyonda görmüştüm, şu saatte bu kanalda diye. Fakat, izlemek için hiç bi girişimim olmamıştı. Ta ki Ankara’ya gelirken otobüste canım sıkılana kadar.

Tanıdık yüzlerin oynaması sizi filme bi derece daha şans vermenizi sağlıyor. Ya da benim için öyle oldu diyebilirim. 5 tane kafadar arkadaş, hepsinin bi kusuru var. Kimi ot çekiyor, kimi karısını aldatıyor vs. Bunların hepsi halısahada döktüren arkadaşlar aynı zamanda. Filmin sonuna doğru da bir maç ayarlanıyor ve idda yapılıyor bu maç üstüne. Güldüren yerleri var, kurgu yok tabi ki. İzlediğime pişman değilim. En azından yolda 100 dakikamı aldı.

The Book of Eli

Başrolünü Denzel Washington’ ın oynadığı 2010 yapımı bir film. Konusu hakikaten değişik. Nükleer bi olay oluyor ve heryer yerle bir oluyor. Bir ıslak mendilin bile önemi paha biçilemez. Tabi tahmin edeceğiniz gibi bir kişi dünyaya hükmetme hayaliyle yanıp tutuşuyor. Etrafta ne kadar insan kaldıysa bir damla su, bir dilim ekmek karşılığında emrinde çalıştırıyor. Aradıkları şey ise dünya üzerinde tek kalan İncil. Din insanları ele geçirmek için silah olarak kullanılacak. Benim anlamadığım neden İncil’i arıyorsun. Sanki herkes içinde yazan herşeyi kelimei kelimesine biliyor da. Kafadan uyduraydın bi iki kelam, elinede üzerinde haç olan bi kitap alaydın tamam işte. Aynı olay gerçekten yaşasa bizde 100 tane mesih çıkar.

Filmin atlanmaması gereken yanı ise o yokluğa rağmen, bütün varlığıyla ortalıkta gezinen Mila Kunis. O afette ölseydi yazık olurdu zaten. Ama tek kalan kitabın koruyucusu Denzel, görevine o kadar hakim ki bu kitabı ele geçirmek için ona sırnaşan Mila’ya pas vermiyor. Tabi çok kızdık kendisine, ama yapacak birşey yok.

En sonda da kitap ait olduğu yere farklı bir yoldan da olsa ulaşıyor, Denzel rahata eriyor. İhramı giyip yatıyor. Hikayesi değişik bi film. İzlenebilirliği var.