Category Archives: Tombala

Laser Tag

Kendisiyle tanışmam 2012 yılını bulsa da aradaki farkı kapatmak için sık sık gitmeye başladım. How I Met Your Mother dizisini izlerken Barney yeterince tanıtımını yapmıştı ama ne kadar awesome bir olay olduğunu gidince daha iyi anladım. Öncelikle oyundan bahsedeyim biraz. Aslında öyle santraç gibi aman aman kuralları yok. İki takım halinde oynanıyor. Oyun esnasında silahınızda ve üzerine giydiğiniz yelekte ışıklı bölümler bulunuyor. Bunlardan herhangi bir tanesini vurmanız yeterli. Tabi vurduğunuz yere göre puan farkı var ama çok da önemli bir konu değil.

RÜYA GİBİ BİR TATİL

Sevgili dostlar, uzun ve yorucu bir yılın ardından bütün stresimizi atabileceğimiz ve ruhumuzu tazeleyeceğimiz unutulmaz bir tatile fiziksel ve zihinsel olarak hazır olduğunuzu duyar gibiyim. Bu tatilinizin şimdiye kadar yaptığınız bütün tatillerden farklı olacağını öncelikle belirtmek isterim. Çünkü hayatınızda şimdiye kadar yaşamadığınız birçok deneyimi size tattıracağımdan emin olabilirsiniz. Yalnız bunun için sizden bütün ön yargılarınızdan sıyrılmanızı, yeniliklere açık olmanızı ve içinizdeki macera tutkusunu dışa yansıtmanızı istiyorum.

Şimdi programın genel hatlarından ve güzergahlarımızdan bahsedebilirim. 17 temmuz günü ‘Europa Car’ ın Ankara şubesinden kiraladığımız dizel Linea ile ilk durağımız olan Göcek’e doğru yola koyuluyoruz. Şirketin arabayı teslim etme tarihine göre Cumartesi akşamı veya Pazar sabahı yola çıkmış olacağız. 8 saatlik efsane bir “road trip” in ardından Göcek’e varacağımızı tahmin ediyorum. Şehir merkezinde şirin ve misafirperver bir pansiyon veya küçük bir otel bulup yerleşiyoruz. 3 günlük Göcek ziyaretimizde hergüne farklı bir macera sığdıracağız. Bir günü şehir merkezinden hareket eden günübirlik tekne turlarına katılıp Göcek’in o meşhur cennetten bir köşe olan dantel gibi koylarını gezip, muhteşem denizlerinde yüzüp, mavi ve yeşilin bin bir tonuna doyacağız. Diğer bir gün arabamızla yakın çevredeki mutlaka görülmesi gereken yerleri (Dalyan’ın kanalları, Dalman’daki kral mezarlıkları, şifalı çamur banyoları gibi) gezeceğiz. Son gün ise isteğe bağlı olarak ya şehir merkezinde takılıp denize girip dinlenerek ya da yakın çevredeki bâkir koylardan birine giderek değerlendirebiliriz. Göcek’in en önemli özelliklerinin başında eşsiz doğası ve çok kalabalık olmaması geliyor. Fakat bunu yabancı turist açısından fakir olan bir yer olarak hayal etmeyin sakın.

Göcek maceramızdan sonra yarım saat uzaklıkta olan Fethiye’ye geçip yine şehir merkezindeki küçük bir otele yerleşiyoruz. 2 gün sürecek fethiye gezimizin programını da şöyle özetleyebilirim. Bir gününü Ölüdeniz’den hareket eden günübirlik tekne turuyla (Dünyaca ünlü Butterfly Valley dahil) geçireceğiz. Diğer gününü de Ölüdeniz’in muhteşem doğasına kendimizi kaptırarak, yüzerek ve çeşitli sürpriz aktivitelere katılarak geçireceğiz. Geceleri ise Hisarönü’nün çılgın gece hayatıyla eğlence anlayışınızda köklü değişikliklere sebep olacak eylemlerde bulunabiliriz. Bu 5 günlük tatil sizlere yeterli geldiği takdirde tatilimiz 22 temmuz itibariyle resmi olarak bitmiş ve Ankara’ya dönüşümüz gerçekleşmiş olacak. Ama bu bize yetmedi tadı damağımızda kaldı nolur devam edelim derseniz sizi yine çılgın sürprizler bekliyor olacak. Son olarak takılmamıza göre 700 tl civarında bir kösüşe hazırlıklı olun.

Kısacası bu tatil size hem dinlenme hem çılgın eğlence hem muhteşem doğal güzellikler görme hem de sürpriz maceralar ve deneyimler tatmanızı sağlayacak ve sizi yeni sezona tamamen yenilenmiş bir şekilde taşıyacak.

Be ready to rock your world!

 

Halk 2

Bir önceki Halk başlıklı yazımda yaşam felsefesinden bahsetmiştim bu arkadaşın. Şimdi ise güzel bir haber vereceğim onunla ilgili. Sonunda uzun yıllar süren uğraş, kütüphanelerde yatıp kalkmalar, bölümde sabahlamarlar, hocaların odalarına gidip gelmeler sonuç verdi. Sevgili yazarımız okulunu başarılı bir şekilde bitirdi ve diplomasını almaya hak kazandı.

Başarılarla dolu bu eğitim hayatının tüm gençlere örnek olmasını diliyorum. Eğer örnek almak istediğiniz bir lider arıyorsanız çok fazla uğraşmayın. Sizden biri, sizin evladınız “halk” burada.

Kardeşim hayırlı uğurlu olsun.

You got the power.

İş Hayatı

İlkokulda sormaya başlıyorlar “Büyüyünce ne olacaksın?” diye. Şimdiden bir anket yapılsa ve 7-10 yaşları arasındaki 100.00 çocuğa sorsalar bu soruyu. Daha sonra da 20 sene sonra baksak o çocuklar ne olmuş diye. Eğer o cevapların %10 u bile gerçekleşse şuan doktor ve mühendis ihraç ediyor olmamız lazım yurt dışına. Ben hiç duymadım büyüyünce asgari ücretle çalışan biri olcam diyen bir çocuğu. Aynı şekilde hiç bir aile çocuğuna yakıştıramıyor mühendislikten, avukatlıktan başkasını.

Kısa bir süre de olsa öğretmenlik yaptım. Veli toplantısında velilere “çocuğunuzun bilgisayara ilgisi var” dediğimde, hepsi çocuğuna Bill Gates ya da Steve Jobs gözüyle bakıyor. Halbuki benim orda demek istediğim çocuk oyun oynamakta çok başarılı, sınıftaki en yüksek puanlar ona ait.

Neyse farzedelim ki iyi kötü bir işe girdik, peki şimdi ne olacak. Bu sefer de maaş ne zaman artacak, sigorta asgariden mi yatıyor, beni niye toplantıya çağırmadılar telaşesi başlıyor. Kısacık iş hayatımda bazı konulara takıldım açıkcası. Örneğin;

Seni Yetiştireceğiz: Bu lafı her duyan genç ağzı kulaklarında ayrılır o gün işten. Eve gittiğinde ya da arkadaşlarıyla buluştuğunda iştahla anlatır. Beni yetiştirecekler, şirketin kemik kadrosuna katılacağım, vazgeçilmez olacağım vs. Bu isteği göre işveren de biner tabi tepenize. Sen bizim adamımızsın, aslansın, kaplansın. Eve kaçta girip çıktığınızı unutursunuz, lanetler okumaya başlarsınız bir süre sonra. Ben mi kurtarıcam burayı, biraz da onlar çalışsın derken bi bakmışsınız ayrılık çanları çalıyor.

Patron Seni  Yönetici Asistanı Yapacak: Yürüyen sekreterin iş dünyasındaki adı. Afilli sıfatlar, büyük adamların yanında gezinmek bi hava katmıyor değil. Yaptığınız iş ne? Ahmet bey yarın şurda toplantı var, Hasan bey misafiriniz gelecek bugün.. Bir süre sonra ne oluyor? Mehmet bey kahveniz nasıl olsun, Hasan bey çay tek şeker miydi? Yönetici asistanlığı yerine patronun günlük ihtiyaçlarını gideren 3. bir kol halini alıyor. Tabi ilerde de bu nasıl çay, hani toplantı yoktu bugün fırçaları ile birlikte kendinizi masabaşı sekreterlikte bulabilirsiniz.

Şimdilik 2 tane ile sınırlayalım. Ama iş hayatı öyle kolay kolay bitecek bir konu değil. Artık yaşayarak öğreneceğiz. Kimse babasının hayrına kimseye maaş, statü vermiyor. Bunu düşünerek adım atmak lazım.

Halk

Bu aralar çok fazla ilgilenemiyorum siteyle. Ancak bu ağır yükün altına giren kadim dostumdan bahsedeceğim sizlere biraz. Adı bir king gecesinde küllerinden doğup açıkara sonuncuyken oyunu birinci bitirmesinden sonra “halk” olarak kaldı. Tabi bu kadar basit değil bu isim olayı. Üzerindeki baskın, yapılan şakalar, geçilen dalgalar. Yazarak anlatılacak bir hikaye değil bir ara dinlemeniz lazım.

Adamımız halen okulunu bitirme çabasında. Bir sene uzatmasına rağmen, sanki iki sene erken bitiriyor havasında. Yeri geliyor sınav akşamı film izler, yeri gelir ödev akşamı counter oynar, yeri gelir final zamanı çıtırda kahvaltı yapar. Final zamanı derken yanlış anlamayın. 20-25 Mayıs final zamanı değil. 09:40, 410 dersinin finali var bizim halk nerede çıtırda kahvaltı yapıyor.

Okul konusundaki rahatlığının dışında, günlük yaşamında da bunu uyguluyor kendisi. Bazen acaba öldümü diye baktığımda uykusunun 18. saatini doldurduğu anlıyorum. Ya da yarın sabah erken kalkacam diye 8 tane alarm kurmasına rağmen(bunların hepsini beşer dakika ara ile kuruyor) yine uyanmayıp, hepsini ayrı ayrı iptal edip uykusuna devam edebiliyor.

Tam bir maceraperesttir adamımız. Bir manzara gördü mü, hafif bir rüzgar hissette mi, küçük bir tırtılıl ağaca tırmanışı, ya da bir kaplumbağanın yoldan karşıya geçişi.. Bunlarla karşılaştı mı affetme şansı yok, oturur izler, kulağında kulaklığı elinde kahvesi, ağzında kürdanı? Redkit misali, dumana karşı, doğayla iç içe..

Son olarak bir yeteneğinden bahsedeceğim. Salata konusunda repertuarı inanılmaz geniştir. Akdenizin mavisini, egenin yeşilini, karadenizin yağmurunu, doğunun hırçın kışını bir anda karşınıza sunar. Markette ne kadar alınmamış, rağbet görmeyen kenarda kalmış ürün varsa alır, harikalar yaratır.

Bir seri olması ümidiyle başladığım yazıma şimdilik son veriyorum. Ama devamı kesinlikle gelecek. Dile kolay “halk” bu.

Work And….

Bu yazıda da “fill in the blank” etkinliğine yer verelim istedim. Başlığın başı sabit gerisini istediğiniz gibi doldurabilirsiniz. Bunu yapmak için work and travel a gitmeye karar vermeniz yeterli. Peki bu travel kısmı niye yok başlıkta. Çünkü orası tamamen gidene kalmış. Şöyleki,

Ben gidicem 10 000$ para kazanıcam diyenler için work and work

Ben gidicem önüme gelene Türk insanının sıcaklığını anlatıcam diyene work and çök

Ben gidicem tatil yapıcam diyene work and işten kovuldunuz 2 hafta içinde ülkenize dönün belgesi.

.

.

Liste daha da genişletilebilir. Amaca bağlı olarak herkesin birşeyler bulabileceği bir aktivite work and travel. Tabi gideceğiniz firma, eyalet, çalışacağınız iş, kalacağınız yer,yiyeceğiniz haltlar… Tamamen giden kişinin elinde. Oralara kadar gidip klima da temizleyebilirsiniz, balık da paketleyebilirsiniz, cankurtaran olup martinse de dönebilirsiniz. Ha bir de efsane işler var.

-Abi bizim bi arkadaş Los Angeles’a gitti.

-eeee? abi gecelik 100 dolar bahşiş bir de maaş var tabi, günde en fazla 2 saat çalışıyor. Bütün gün eğleniyor, on numara iş.

-İyiymiş bana da söylesene ben de o işe gideyim.

-Abi tam hatırlamıyorum işi bi arayıp sorayım.

Hatırlayamazsın tabi, çünkü öyle bir iş yok. Amerikanın işi gücü yok sana ayda 3000$ dolardan fazla para bağlıcak. Oldu olacak beyaz saraydan bi ofis versinler de namın yürüsün. Oralara kadar gidip bu tarz Ziya’lıklar anlatmak çok normal. Kolay değil 10000km yol gidiyorsunuz. Ne yaptım diyeceksiniz? çöp topladım, park temizledim, araba yıkadım diyecek haliniz yokya.

Work and Travel da dikkat edilecek tek şey var, sırtı duvara vericeksin. Unutmayın sadece Türkler gitmiyor.