Sons of Anarchy

95 bölümlük bu güzide diziyi de bitirmiş olmanın verdiği gururla yazıyorum şuan. Öncelikle şunu söyleyeyim eğer 3. sezon olmasaydı yani Belfest’de geçen sezon olmasaydı bu dizinin yeri tehlikeliler kategorisi olacaktı. Ama o sezon gerçekten ömrümden ömür aldı. Diğer 6 sezon ne derece efsane ise o sezon da o derece kötüydü. The Shield dizisini izleyenler bilir orada bir takım polisin yasa dışı olayları vardı. Burada da bir motor kulübünün yasa dışı olayları var. Zaten her iki dizinin de yapımcısı Kurt Sutter. Kendisine olan saygım bir kat daha arttı. Ayrıca bu dizide de bize sürpriz yaparak oyunculuk yeteneklerini de sergiliyor. Şimdi gelelim karakterlere;

Jackson “Jax” Teller: Charlie Hunnam tarafından canlandırılan asi çocuk. Babasının kurduğu motor kulübünün üyesi. Dizinin başında başkan yardımcısı olsa da bir gün başa geçeceğini anlıyorsunuz zaten. Kafası hep kulübü daha yasal yollardan para kazanmaya yönelteyim diye çalışıyor. Tıpkı babası gibi. Ama o da zaman zaman başarılı olsa da bazen elinde olmayan sebeplerden ötürü bu amacı gerçekleştiremiyor. Her geçen bölümde, zaman zaman ben babam gibi değilim dese de, hemen hemen babası ile aynı hayatı yaşadığını görüyoruz. Kıvrak zekası ve korkusuz hareketleri ile kulüp için çok aktif görevler alıyor. Yeri geliyor en ağa paşa krallara rest çekiyor, yeri geliyor savcılığa posta koyuyor. Öyle bir karakter.

Clarence “Clay” Morrow: Kulübün kurucu üyelerinden. Yani First 9. ileride bu 9 kişinin bu kulübü nasıl kurduğuna yönelik de bir çalışma bekleniyor izleyicilerden. O zaman gençliğine inip acaba yaşlandıkça mı yüzsüzleşiyor görebiliriz. Dizi başında başkan kendisi. Ama gün geliyor tahtından oluyor. Karizmatik sesi ile Ron Perlman canlandırıyor.

Robert Munson: Mark Boone Junior tarafından canlandırılan bu karakter kulübün en aklı başındaki kişisi. Hep sigorta görevi görüyor. Tabi sağlam duruşu yine kulüp için çok şey ifade ediyor. Bunun yanı sıra sahne performansları da sergileyen bir abimiz kendisi.

Alex “Tig” Trager: Kim Coates tarafından canlandırılan karakter ekibin infaz timi. Birisi mi öldürülecek en önde gidenlerden. Zaman zaman yanlış hareketleri olmuyor değil. Zaten bunun acısını da hem kendisi hem de kulüp çekiyor. Her türlü canlı ya da cansıza ilgi duyabilen bir kişi olsa da oyuncak bebek korkusunu bir türlü yenemiyor. Her türlü canlı ya da cansıza detayını izleyince görürsünüz.

Filip “Chibs” Telford: Adamın dibi. Bu karakteri de Tommy Flanagan canlandırıyor. İrlanda’nın bağrından kopup gelerek kulübe üye oluyor. Her hareketi her kararı kulüp ve kardeşleri için. Yanınızda olsa dayak yiyeceğinizi bile bile gözünüz kapalı 30 kişiye dalarsınız öyle bir abimiz.

Juan Carlos “Juice” Ortiz: Ekibin teknolojik adamı. Öyle CIA ya da FBI’ın sistemine girmiyor ama yine de plakadan araba sahibine falan bakıyor. Theo Rossi oynuyor bu karakteri. İlk başlarda sağlam dursa da ilerleyen sezonlarda zayıf halka olmaya doğru gidiyor. Ama her şeye rağmen sahip olduğum tek şey bu kulüp diyerek fedakarlıktan kaçmıyor.

Happy: İnfaz timinin diğer elemanı. Öyle bir eleman ki Tig buna seninle takılmayı seviyorum çünkü ikimiz iş yapıyorken normal olan benim diyor. Bir bölümde aylar önce gömülmüş birisinin mezarı açılıp kafası kesilecekti bunun elinde bıçak bir ben yaparım deyişi var, zannedersiniz dünyanın en eğlenceli işi. David Labrava canlandırıyor.

Harry “Opie” Winston: Ekibin sessiz ama işini yapan üyesi. Sürekli bi gergin bi mutsuz. Tabi onun yaşadıklarını yaşayan birisinin de normal olmasını bekleyemeyiz. Game of Thrones’ta Jon Snow ne ise burada Opie o. Özel bir kitlesi var diyebilirim. Ryan Hurst sakalıyla beraber bu rolde.

Chief Wayne Unser: Olayların geçtiği kasabanın şerifi. Tabi ki adalet ve SONS dengesini kuramıyor. Sonuçta SONS üyeleri doğup büyüdüğü toprakların çocukları. O da hem polisken hem de emekli olduktan sonra kulübün oldukça işine yarıyor. Her sezon acaba ölecek mi diye beklediğimiz bu karakteri Dayton Callie canlandırıyor.

Otto: İlk başta da bahsettiğim sürpriz. Kurt Sutter bizzat kendisi canlandırıyor bu karakteri. Dizi boyunca hapishanede. Zannetmeyin ki yatıyor. Kulüp için dışardakilerden daha çok fedakarlık yapıyor. O da First 9.

Gelelim kadın karakterlere;

Tara Knowles: Jax’in lise aşkı. Jax motor üzerinde adam öldürürken o okuyor ve doktor oluyor. Doktor olduktan sonra da kasabasına geri dönüyor. O anda anlıyorsunuz zaten bu ikilinin tekrar bir araya geleceğini. Her ne kadar hipokrat yemini etmiş olsa da çoğu defa çizgiyi aştığını görüyoruz kendisinin. Maggie Siff güler yüzü ile karşınızda bu rolde.

ve gelelim ona, onu unuttuğumu sanmayın sakın. Bütün iyi sözleri yazıp en sona onu bıraktım ki içimi rahat rahat dökebileyim.

Gemma Teller Morrow: İki soyadında da anlayacağınız üzere önce kulübün kurucusu olan JT ile evliydi kendisi. O ölünce de Clay ile evlendi. Daha 18 yaşındayken bu kulüp ortamına girmiş. O andan itibaren de kötülüklerine başlamış. Her hareketinde bir çakallık her sözünde bir plan var. Bunun yüzünden 100’lerce kişi öldü. Ölenler arasında 7 düvel yabancı da var evinin içinden insan da. Tek derdi kendi egosu. Sürekli bir hanım ağa tripleri, sürekli birilerine posta koyma çabaları. Hele bir de kısık sesle konuşmaya başlayınca bilgisayarı kaldırıp atasım geliyordu. Hayatımda izlediğim ve en nefret ettiğim karakter. Bunu görünce Skyler White cennetlikmiş dedim. Rolü canlandıran Katey Sagal‘i tebrik etmek istiyorum. Daha önce bir karakterden bu kadar tiksindiğimi hatırlamıyorum. Her bölüm inşallah bu sefer ölecek diye başlıyordum ama herkesi gömdü maşallah. Daha yazacak çok şey var ama neyse..

Toparlayacak olursak; dizi çok başarılı. İzleyeni resmen içine çekiyor. Bunu sağlamalarının sebebi kendilerinin de o derece sahiplenmesi. Oyunculardan bir tanesi ilk sezonlarda ölüyor ve diziye veda ediyor. Kamera arkası görüntülerinde ise bütün ekip hüngür hüngür ağlıyor. Sanırım başarıyı getiren en önemli faktörlerden biri bu sahiplenme. Zannedersiniz Amerika’da her köşede motorlu elemanlar var. O derece motor kulübüne sadıklar ve seviyorlar dizide.

Dizinin konusundan bahsedeyim biraz da. Vietnam gazisi 9 kişi tarafından (First 9) kuruluyor kulüp. Amaçları bulundukları Charming kasabasında bi şekilde ticaret yapmak. Tabi bunu yapmak isteyen tek kulüp bunlar değil. Siyahlar, Kahverengiler, Beyazlar ve Sarılar da SONS gibi ticaret yapmanın derdinde. Kimi eroin satıyor kimi silah. Zaman zaman birbirleriyle çatışıyorlar zaman zaman barış ilan ediyorlar.

Her sezon SONS bir küçük bir de büyük sorunla uğraşıyor. Sorunlar bazen legal kişiler bazen de illegal. Tahmin edeceğiniz gibi bir şekilde bu durumlardan sıyrılıyorlar. Ama sıyrılırken yapılan fedakarlıklar var. Dizinin en sevdiğim yanlarından biri de bu. Aman bu ana karakter dokunmayalım aman bu iyi karakter bu kötülük yapmasın diye düşünmemiş Kurt Sutter. Yeri geliyor en zayıf karekter bi katliam yapıyor yeri geliyor en güvenilir denilen kişi ekibi satıyor.

Tabi ki dizede bahsedilmesi gereken başka karakterler de var ama tek tek hepsini yazarsam bütün gün bu yazıyı güncellemem gerekir. Zannetmeyin ki oyuncu kadrosu bu kadar.

İzleyin, izlettirin..

Herkesin buradaki gibi arkadaşlıklar kurabilmesi dileğiyle…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir