Yüksek Lisans

Uzun zamandır film izleyemiyorum. Bunun farklı sebepleri var. En önemli sebebi olmasa da eğitim hayatına devam etmek bu zevkimi ara ara baltalamıyor değil. Yüksek lisans her Türk gencinin başladığı ama her Türk gencinin bitiremedi bir olay. Zaten erkek ve kadın için aynı şeyleri de ifade etmiyor. Erkeğin tek derdi askere gitmemek için tecil yaptırabilmek. Kadınla bu konuda biraz daha idealist diye düşünüyorum. Yüksek lisansıda bitireyim sonra doktora da yapayım vs. Akademik bir kafada hiçbir zaman olamadım. Sanırım bu yüzden üç farklı yüksek lisansa başladım.

İlk yüksek lisansa ODTÜ’de Tıbbi Bilişim bölümünde başladım. Ne ile karşılaşacağımı bilmeden sadece başlamış olmak için başladım. Zaten 3 tane zorun ders var tıpla alakalı onları da Hacettepe Üniversitesi’nden alman gerekiyor dediklerinde kafada bitirmiştim okumayı. Gerçek anlamda bitirmek de çok uzun süre sonra olmadı. İş dolayısıyla 3 dersin sadece birine gidebiliyordum. Diğer iki dersin ise sadece birinin sınavına girebildim. Diğer dersin ne hocasını ne de sınıftan birisini tanımadığım için hiçbir etkinliğine katılamadım. Haliyle bu bölüm ile ilişkim yarım dönem kadar sürdü.

İkinci yüksek lisans maceram yine ODTÜ’de bu sefer BÖTE’de başladı. Hem askerliğin sıkıştırıyor olması hem de lisans eğitimini aynı bölümde almış olmanın verdiği gazla ben burada akarım dedim. Bir süre öyle de oldu, dersleri bir bir veriyordum. Zaten lisanstaki dersin kodunun başına 5,6 ya da 7 koyup aynı içeriği veriyorlardı. Dersleri geçmek bu yüzden hiç de zor olmadı diyebilirim. Dersler bitince tez gerçeği ile karşılaştım. Yazarın hocam ayarlarız hocam diye diye 2 dönem geçirdim ve sonunda intibaka kaldım. Derken tekrar ders almam gerekti. Tam da bu arada Milli Savunma Bakanlığı’ndan beklenen haber geldi. O gün yüksek lisansı bıraktım. O gün tezimi verip mezun olsaydım bu kadar mutlu olmazdım herhalde.

Tam duruldum bu meretten kurtuldum derken yüksek lisans aşkım yeniden depreşti. Bu sefer farklı bir tarza yöneldim. Tezsiz ve akşam eğitim veren TODAİE’de Eğitim Yönetimi alanında başladım. Eğitimin Türkçe olması, derslerin akşam olması, tezsiz olması en önemlisi de ücretsiz olması beni cezbetti diyebilirim. Burada da zorunlu ders alma olayını öne sürdüler. Ben ne anlarım hukuktan kamu yönetiminden dedim ama dinlemediler. Vay efendim adsız düzenleyiciymiş, anayasanın 124. maddesiymiş. İşte Weber e göre bürokrasi böyleymiş de Taylor a göre insan makineymiş falan filan. Toplamda 5 ders aldım ama bu iki zorunlu dersten kaldım ve bütünlemelerine girdim.

Bütünleme sonuçlarına göre bir yüksek lisans macerasının daha bitip bitmeyeceğine karar vereceğim. İlkokul 1’den bugüne okuma aşkı azalan biri olarak sizlere tavsiyem, hiç bulaşmayın. Zaten herkes yapıyor artık yüksek lisansı. Bir ayrıcalığı da kalmadı. O güzel vakitlerinizi daha eğlenceli şeylerle değerlendirin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir