Beni Asla Bırakma
Bazen bi film izleyip “bu ne ya” tepkisi verebiliyoruz. Hani başı ayrı sonu ayrı bir yere bağlanmamış filmlerden bahsediyorum. Bunu defalarca yaşamışımdır. Bunun kitap versiyonunu o kadar çok yaşamadım açıkçası. Kitap okuma alışkanlığı zaten kolay bir şey değil, bir de bu durumu sık yaşarsam edebiyat dünyasına ara verebilirim Allah korusun. Evet sanırım kitaba gömeceğimi daha fazla ifade etmeme gerek yok. Kitabın yazarı Kazuo Ishiguro. Kendisi yetkili bir abiymiş. Öyle sıradan bir yazar değilmiş yani. İlk defa bu kitapla tanıdım kendisini. Ben anlamamış da olabilirim kitabı ama kusura bakmasın beğenmedim.
Şimdi kitap bir distopya diye anlatılıyor. Bu yüzden beklentim yükselmişti. Ancak okudukça beklentim düştü. Yani hep bi patlama bekledim kitapta bir türlü olmadı. Liseli aşıklar modundan ileri gitmedi kitap.
E peki nesi distopya bu kitabın diyecek olabilirsiniz. Bir enstitü var, burada çocuklar yetiştiriliyor. Gayet güzel bir eğitim veriyorlar, güzel besliyorlar. Bu enstitüdeki çocuklar ilerde birer organ bağışçısı oluyor. Hem de birden fazla kere. Siz organ bağışladıktan sonra da size bir bakıcı atanıyor. Bakıcının görevi de bağıştan sonra iyileşme sürecinde destek olmak ve sonraki bağışa sizi hazırlamak.
İşte çocukların bu süreçte yaşadıkları, acaba bu işten kurtulabilir miyiz tartışmaları ve tahmin edeceğiniz gibi aşk hikayeleri.
Tabi bu dramı boş geçmemiş film yapımcıları. Hatta garip bir şekilde film versiyonunu daha çok sevmiş insanlar.
En başta da dediğim gibi beğenmediğim bir kitap oldu. Yazara tekrar şans vereceğiz tabi..