Saltburn
Yine kısa bir aranın ardından beraberiz. Uzun zaman olmuştu bu filmi izleyeli ama hala aklımda bir çok sahnesi. Öncelikle film prime üzerinde bulunuyor, izlemek için takla atmamıza gerek kalmadı yani. Şimdi diyeceksiniz ki film hala aklındaysa çok iyidir, hayır değil. O zaman çok kötü ve hala unutamıyorsun diyebilirsiniz, buna da cevabım hayır. Aklımdan kazınmayacak kadar kötü bir film değil. E peki neden bu filmi unutmadın arkadaş diyeceksiniz bu sefer de.
The Promised Land
Bazı insanlar var reklamda oynasa oturur izlerim. Çok kabarık değil bu liste, sonuçta seçici bir izleyiciyim. Bu listede yerini sonuna kadar hak eden Mads Mikkelsen de bulunuyor. Kendisi oynadığı her rolde devleşen bir abimiz. Bu yüzden filme başlamak için ikinci bir sebep aramadık. Puanı yüksek yorumları güzeldi ama bunlar olmasaydı da Mads Mikkelsen’in kredisi yüksek, gerekirse 2 saatimizi çöpe atarız deyip yine izlerdik. Ha sonuç buna benzer oldu ama olsun.
Thirteen Lives
Yönetmenliğini Ron Howard’ın üstlendiği ve başrollerini Colin Farrell ve Viggo Mortensen’in paylaştığı “Thirteen Lives”, tarihin unutulmaz kahramanlık öykülerinden birini beyazperdeye taşıyor. Tayland’da, 2018’de yaşanan gerçek bir olayı konu alan film, Tham Luang Mağarası’ndaki bir grup genç futbolcunun ve antrenörlerinin kurtuluş mücadelesini anlatıyor. Ancak bu sadece bir kurtuluş hikayesi değil, aynı zamanda insan ruhunun derinliklerine ve dayanışmanın gücüne ışık tutan bir yolculuk.
Tetris
Sanırım appletv’de izlediğim ilk film. Oldukça kaliteli dizilerini izledik, hala izliyoruz. Ancak buna kadar hiç film izlememiştim. Filmin ismi bir çoğunuza tanıdık gelmiştir. Ever evet o bildiğimiz tetris hakkında film. Böyle bir hikayesi olduğunu bilmiyordum, bir zamanlar saatlerce oynadığım bu oyunun. Fil sovyet döneminde geçiyor. Bu önemli bir bilgi çünkü oyunun o topraklarda ortaya çıkması geleceği hakkında bir çok şeyi etkileyebiliyor.
Decision to Leave
Öncelikle filmi izleyeli çok oldu belirteyim. Zaten hatırlamak için bir kaç yere baktım. Tam anlamiyla olmasa da filmi hatırlayabildim. En azından öyle düşünüyorum 🙂 Şimdi efendim filmimiz dram, suç ve tabi ki gerilim üçgenine sahip. Zaten olay bir cinayet ile başlıyor. Sonra bu cinayeti araştırmak için bir dedektif görevlendiriliyor, sonra da bu dedektif ile ölen adamin eşi arasında garip bir ilişki başlıyor. Garip dediysem gerçekten garip, öyle birbirlerine sular seller gibi aşık olup pempe panjurlu ev hayali kurmuyorlar. Ha bu demek değil ki arada bir etkileşim yok. Yazarken bile ne kadar garip olduğunu hatırladım bu olayın.
Persian Lessons
İkinci dünya savaşı ile ilgili onlarca film izlemişimdir. Savaşın kendisi, savasin tarafları, savaştan kurtulanların hikayesi vs. Her defasında farklı ne olabilir ki diyordum filme başlarken ama yine farklı bir şeyler izliyorum. Sanırım bir bu kadar daha film çekilecek hikaye vardır. Bu film de yine çok özgün bir hikayeyi anlatıyor. Daha önce hiç bir yerde okumadığım bir hikaye. Savaş ve yaşanılanlar bildiğiniz gibi, ancak bu hikayede farklı olan savaştan kurtulmak için yapılanlar.