Amelie
IMDB’de gezinirken hep gördüğüm, merak ettiğim ama bir türlü izleyemediğim fransız yapımı film. Sonunda izlemek nasip oldu. Aldığı puan ve oy sayısına bakarak beklentimin oldukça yüksek olduğunu söyleyebilirim. Hatta 5 dalda oskar adayı olması, hiç birini alamasa da iştahımı kabartan etkenlerden. Tabi diğer yandan bu filmin de şişirilen filmlerden biri olma ihtimalini de hep aklımın bir köşesinde tuttum. Kazanan kim mi oldu?Kazanan bu sefer ben oldum. Beklentilerim tamamen karşılandı. Film değişik yerlerde aldığı övgüyü gerçekten hak ediyormuş. Zaten filmi anlatmaya başlamadan bu kadar yazmış olmam bile film için başarı.
Amelie yalnız ve mutsuz bir çocukluk geçirmiş. Ne ailesinden bir sıcaklık görmüş ne de arkadaşlarından. Hal böyle olunca da Amelie’nin sosyal ilişkileri biraz zayıf tabi. Yıllar yılları kovaladıktan sonra Amelie evden ayrılır ve kendi hayatını yaşamaya başlar. Ayrı bir eve çıkıp bir kafede çalışır. Derken bir gün oturduğu evde bir kutu bulur. Kutunun içerisinde de küçük oyuncaklar. Birden aklına bu oyuncakları saklayan çocuğa geri götürürse o kişinin ne kadar mutlu olacağını düşünür. Bir şekilde o oyuncakları eski sahibine ulaştırır. Artık 50li yaşlarda olan adamın kutuyu açtığı andaki mutluluğu ve gözlerinden dökülen yaşlar Amelie’yi çok etkiler.
Amelie bu andan itibaren insanları mutlu etmeyi kendine görev bilir. Küçük küçük şeyler yapıp insanların çok büyük mutluluklara kavuşmasını sağlar. Bunların hepsini de kimseye fark ettirmeden tesadüfler üzerine oluyormuş gibi gösterir.
İnsanlara bu kadar güzel şeyler yapan Amelie acaba kendisinin mutlu olmasını sağlayabilecek midir? Hafif komik, hafif hafiye ikisinin toplamı kadar da romantik bir film.