The Boy in the Striped Pyjamas

Well well well diyerek başlamak istiyorum yazıma. Çok fazla nazi dönemi filmi izlemişimdir. Zaten nasıl bir dönemse onlarca film çekilmiş ve çekilmeye devam ediyor. Bu filmi ön plana çıkaran o dönemdeki bir çocuğun hikayesi olması. Bu da daha önce defalarca filmlere konu olmuştur zaten. Ama bu filmde zulüm gören çocuk değil zulüm eden taraftaki bir çocuk ele alınmış. Babası üst düzey bir komutan olan Bruno’nun gözünden o dönemi izliyoruz. Bruno ve aile babasının işi yüzünden arkadaşlarının olduğu, koşup oynayabildiği bir mahalleden kimsenin olmadığı bir yere taşınmak zorunda kalıyor. Hikaye de burada başlıyor zaten.

Daha önce istediği kadar dışarıda vakit geçiren Bruno’nun hayatı oturdukları evin bahçesi ile sınırlandırılıyor. Çünkü bu sefer ki evin çok yakınında bir kamp var. Kapta da tahmin edeceğiniz gibi yahudi vatandaşlar. Bir şekilde o kampa ulaşan Bruno oradan bir çocuk ile tanışıyor. Eski, yırtık pijama giyen sessiz sakin bir çocuk.

Bruno ilk başta onların evi orası diye düşünüyor, onların çitfliği olduğunu sanıyor. Hatta pijamasındaki numarayı bir oyun zannediyor. Nasıl bir oyun bu anlatsana diye heyecanlı heyecanlı soruyor o arkadaşına. Bu sahne bizde olsaydı o rakamların bir fişleme olduğunu herkesin bir kimliği gibi kullanıldığını söylerdi çocuk. Zaten bu filmde en sevdiğim nokta da bu. Çocukların ikisi de çocuğu oynamış. Kendilerinden daha büyük birisiymiş gibi sözler söylettirilmemiş, mesaj verdirilmeye çalışılmamış. 8 yaşındaki çocuğun aklında oyun oynamaktan hoplayıp zıplamaktan başka ne geçer ki? Filmde de böyle davranmış çocuklar.

Neyse daha fazla Türk sinemasını eleştirmeden konuyu bağlayayım. Bu ikilinin arkadaşlıkları güzel bir şekilde ilerlerken bazı sorunlar ortaya çıkıyor ve yakalanıyorlar. Normalde bizde olsa 8 yaşında da olsa o çocuk arkadaşını satmaz gerekirse onun için dayak yer. Ama burada ne oluyor, haklı olarak 8 yaşındaki bir çocuk kendisine bağırarak soru soran bir asker karşısında dayak yememek için yalan söylüyor ve dayağı diğer çocuk yiyor. Sanırım yine bizim sinemamızı eleştirdim 🙂

Bu tatsız olaydan sonra ikilinin arası açılsa da arayı düzeltmek için bir plan yapıyorlar. Bu plan da Bruno’nun kampta babasını bulamayan çocuğa yardım etmesi.

Buradan sonrasını yazamayacağım. Çok tahmin edilemez bir son değil ama izleyince insanı çok etkileyen bir sonu var.

Nasıl olmuş da bu filme daha önce rastlamamışım bilmiyorum ama iyi ki izlemişim. Çok beğendim.

İşin içinde çocuk oldu mu insan üzülüyor bee.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir