Bülbülü Öldürmek

Harper Lee tarafından yazılan Pulitzer Kurgu ödüllü bu kitap ilk 1960 yılında yayınlanmış. Zaten 62 yılında da filmi çekilmiş ve 3 oskar almış. Filmi henüz izlemedim ama izleyenlerin yorumuna bakınca filmi izlemeden kitabı okuduğum için şanslı olduğumu düşünüyorum. Kitap bir çok şeyi ele alıyor diyebilirim. Tabi ki yoğunlaştığı bir konu var ama yandan yandan verdikleri de önemsiz konular değil. Kitapta 3 ana karakter var; avukat Atticus, kızı Scout ve oğlu Jem. Olayları ise küçük kızımız Scout’un dilinden okuyoruz.

Atticus bir avukat ve en son davasında bir zenciyi savunuyor. Hem de 1930’larda geçiyor bu olay. O dönemlerdeki insan ayrımcılığından bahsetmeye gerek yok. Öyle bir ortamda masum olduğundan emin olduğu bir zenciyi savunan beyaz bir avukat. Atticus öyle bir beyfendi ki büyük bir çoğunluk o yapıyorsa doğrudur deyip buna ses çıkarmıyorlar. Ama karşısındaki kitle de azımsanacak bir kitle değil. Bu süreç kitaptaki ana olay diyebiliriz.

İkinci olarak Jem ve Scout kardeşlerin arkadaşlıklarını ve büyümelerini görüyoruz. Küçükken her dakikalarını beraber geçiren bu ikilinin büyüdükçe kendilerine biçilen rolleri oynamaya zorlandıklarına şahit oluyoruz. Öyle kırbaçlı bir zorlama yok tabi. Ama kız ve erkek evladın aynı şekilde büyümemesi gerektiği bir kaç gez önümüze geliyor. Bunun yanında küçüğün büyüğe saygısı, büyüğün korumacı kişiliği yine alttan alttan gelişiyor.

Üçüncü olarak da bence empati ön plana çıkartılmış durumda. Kitapta geçen kaplumbağa ve kibrit hikayesi bunu gerçekten çok güzel özetliyor. Ayrıca küçük bir kız çocuğunun 50-60 yaşındaki kişiler ile empati yapmaya çalışması, farkında olmadan bunu başarması ve bunu yapınca da sonuçlarını görmesi yemeğin hazırlanması, pişirilmesi ve yenilmesi gibi.

Kitabın adı da bence çok manidar. Bilmiyordum kitap sayesinde öğrendim, bülbül sadece ses çıkartan insanların tarlasına bahçesine zarar vermeyen bir hayvanmış. Çıkardığı sesler de insanlara keyif veren türden. Sana zarar vermeyen üstüne güzel sesi ile seni eğlendiren bir hayvanı neden öldürürsün ki? Tabi kitapta hedef alınan bir kuş yok ama benzetme on numara diyebilirim.

Sonuç olarak vereceği mesajı göze sokmadan, klişe olmayan şekilde vermiş yazar. Zaten yetkili merciler gereken ödülü vermişler ama ben de oldukça beğendiğimi söyleyeceğim.

Herkesin Atticus gibi bir ebeveyn olabilmesi dileğiyle.

Adam okuyor…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir