The Drop

Rahmetli James Gandolfini‘nin son filmiymiş. Bu filmin çekimlerinden aylar sonra vefat etmiş. Keşke kendine yakışan bir son yapsaymış. Böyle esip gürlediği kimseye eyvallahı olmayan falan. Tabi başrolde olmaması bi nebze olsun bu üzüntüyü azaltıyor. Başrolde ise yine vur kır parçala mantığı ile alışık olduğumuz Tom Hardy var. O da olabildiğince sakin bir karakteri canlandırmış. Film boyunca bu sakinliğini ne zaman kaybedecek birilerine kafa göz girecek diye bekledim. Bir de Ejderha Dövmeli Kız olarak tanıdığımız Noomi Rapace var filmde. Ama öyle kilit bir rolü yok bana kalırsa.

Mafya para toplama işini farklı zamanlarda farklı barlarda yapıyor. Mekan kalabalık giren çıkan belli değil, bu yüzden yakalanma riski çok az. Bu toplama işinin yapılacağı da öyle aylar öncesinden değil 1 hafta öncesinden falan bar sahibine söyleniyor. Bu yazılı olmayan bir kural. Sizin barınız seçilirse o parayı getirenlerden bir şekilde alıp mafyaya iletmeniz gerekiyor. Mafya da sizi rahatsız etmiyor çok fazla Win Win durumu yani.

Bob ve Marv bu barların birini işletiyor. Bob sakin çocuk, Marv ise barını mafyaya kaptırmış ve hala onlara hizmet etmenin kızgınlığını yaşayan kuzen. Tabi yıllar önce gerçekleşen bu olay içini kemirmiş ve mafyaya bir tokat vurmanın planını yapmış hep. Plan, paranın toplanacağı barı birilerine söyleyip oradaki parayı çalmak. Bu kolay bir iş değil tabi. Kim bulaşmak ister mafyaya. Marv da bu işi yaptıracak birilerini buluyor.

Marv sinsi planlar peşindeyken Bob çöp tenekesinde bir köpek yavrusu buluyor ve bir şekilde ona bakmaya başlıyor. Köpeği bulduğu çöp kutusu Nadia adlı arkadaşımızın evi. Bob tabi çöpünüzde köpek buldum sizin mi falan diye soruyor haliyle. Nadia köpeğin sahibi olmasa da bir şekilde Bob ile bu köpeğe bakmaya başlıyor. Aralarında Leyla ile Mecnun seviyesinde olmasa da bir duygusallık oluşuyor.

Marv’ın barı soyması için tuttuğu adam Nadia’nın eski sevgilisi çıkıyor. Adam biraz piskopat. Aynı zamanda da çöpten çıkan köpeğin sahibi. Zaten köpeği de dövüp öyle atmış. Hem köpeğini hem de eski kız arkadaşını Bob’un yanında görünce bar soyma işinde bazı sıkıntılar çıkıyor. Ve hepi topu 3 saniye de olsa o Tom Hardy’yi görüyoruz.

Film öyle aman aman sürükleyici değil. Ama özellikle Bob karakterinin sakinliği olaylara verdiği tepkiler kesin bir şeyler olacak izlenimi uyandırıyor. Haliyle zaman zaman siz de geriliyorsunuz. Bu yüzden sıkılmadan da filmi bitiriyorsunuz.

Gerçi film inanılmaz kötü olsaydı da Gandolfini ustaya saygımdan ağzımı açmazdım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir