Mystic River
Yönetmen koltuğunda Clint Eastwood, başrollerde üç çocukluk arkadaşını oynayan Sean Penn, Tim Robbins ve Kevin Bacon. Devamını yazmasam bile filmin ne kadar doyurucu olduğu bu kadrodan belli. Zaten 2 oskar alarak taçlandırmışlar başarılarını. Bu üçlü çocukluk arkadaşı. Sokak aralarında oynuyorlar falan. Bir gün polis rozetli bir adam geliyor ve çocuklar kızıyor. Aralarından bir tanesini alıp senin ailenle konuşmamız lazım diyor. Tabi o kişiler gerçek polis değil ve gittikleri yer de çocuğun ailesinin yanı değil.
Bu olaydan üçlü birbirinden kopuyor. Bütün arayı izlemiyoruz tabi, direkt 40’lı yaşlara geldikleri hallerini görüyoruz. Eskiden çok yakın olan üç arkadaş artık çok nadir görüşür hale gelmiş. Burası filmin drama kısmı.
Aksiyon kısmına gelecek olursak, bu üçlüden birinin kızı öldürülüyor. Üçlünün biri polis ve davaya bakıyor, sona kalan kişi ise çocukken arabaya binen kişi. Kızın öldürüldüğü gece üstü başı kan içinde evine geliyor ve bi tartışma yaşadım önemli değil deyip geçiştiriyor.
Olay çözülene kadar o gün arabaya binenin diğer arkadaşlarına kin güttüğü, onların muazzam bir hayat yaşadığını ama kendisinin hergün acı çektiğini gözümüze sokuyorlar. Ve sırf arkadaşlarından intikam almak için onlara acı çektirmeye çalıştığını gösteriyorlar.
Belki de gerçekten öyledir, sonuçta çocukluktan süre gelen bir acı var içinde. Belki de adam tamamen masumdur. Açıkçası filmin sonunu tahmin etmek kolay değil. Tabi aranızda film guruları var ise nokta atışı yapıp senaryoyu tahmin edebilir, hem de önceden filmi hiç izlemeden.
Bu kadrodan kötü bir şey beklemek ayıp olurdu, zaten onlar da kalitelerini göstermişler. Farklı kişiler farklı hayatlar, ortak olan tek şey hepsinin bir derdinin olduğu ve hayatlarının çok da güzel olmadığı.
Aksiyonu da dramı da gizemi de tadında vermişler. Ben beğendim..