Vahşetin Çağrısı
Şu yoğun dönemimde sanatsal aktivitelerime gerektiği kadar zaman ayıramıyorum malesef. Ne bileyim operaya gidemedim 2 haftadır, ya da eskiden haftada 3 tiyatroya giden ben şu aralar hiç gidemiyorum. Neyseki yoğunluğumun azalmasına sayılı günler kaldı. Fırsat bulduğum anlarda bu kitabı okudum. Beni çok yormayacak bir kitap olması gerekiyordu, öyle de oldu. Daha önce hayvanlar ile alakalı kitap okumuştum. Burada da başrolde köpekler var, aslında bir köpek demesi daha doğru: Buck.
Buck bir evin bir oğlu gibi yetiştirilmiş. Yediği önünde yemediği arkasında. Ama hayat sillesini ona da atıyor ve bir anda sahibi değişiyor. O güne kadar yatıp, eğlenip hayatını yaşayan Buck için artık hayat o kadar da kolay değil. İlk başlarda çok zorlanıyor. Hatta çok dayak da yiyor. Ama zeki bir hayvan Buck. Bu yeni yaşamında nasıl survive edeceğini çok iyi biliyor.
Sahip değiştiren, prens olarak yaşamaktan emekçi tarafa geçen bu köpeğin hikayesini okuyoruz bu kitapta. Sıkılmadan bir çırpıda bitiyor zaten kitap.
Şimdi işin zor kısmı geldi benim için. Kitap bitti tamam ama kitaplıkta nereye koyacağım çok büyük problem..