Sandık Gözlemcisinin Uzun Günü

İsmine bakınca az çok tahmin edilebilir bir kitap diyorsunuz. Hatta ülkemizi düşününce kitapta çok eksiklikler var bile diyebilirim. Tabi yazar Italo Calvino gördüğünü yaşadığını yazmış. Nereden tahmin etsin bizim buralarda muhtarlık seçimleri bile hayat memat meselesi. Çok spesifik bir meslek olan sandık gözlemciliği ele alınmış kitapta. Hatta çoğu yerde sandık gözlemcisi olacak kişilerin kesinlikle okuması gerektiği iddia edilmiş. Bence çok da gerekli değil. Seçim sonrası haber izlemiş her kişi sandık görevlisi olabilir bence. Çünkü kitapta anlatılanlar ve çok daha fazlası haberlerde karşımıza çıkıyor.

Karşıt görüşlü gözlemciler, hatalı oy kullanımı, hataya yakın bir işlemde o oyu geçersiz saymak isteyen partililer, oyun kendi partisine olduğunu görüp o oyu geçerli saymak isteyen karşı partililer, yaşlılara nasıl oy kullanacağını anlatan kişiler vb… Daha önce duymadığım tek bir şey var kitapta. O da bakımevi gibi bir yere gidip insanların oy kullanmalarını sağlamak. Bir nevi sandığı seçmenin ayağına götürmek.

Sandık gözlemciliğinin aslında çok sıkıcı bir o kadar da sorumluluk gerektiren bir iş olduğunu, o insanların nasıl sorunlarla karşılaşabileceğini anlatan bir kitap olmuş. Ama dediğim gibi çok daha enterasan olayları haberlerde izlediğimiz için bi empati yapıp sandık gözlemcilerine üzülme durumu yaşamadım. Çok üzülmemizi de düşünmemiş olabilir yazar ama hiç bir empati kuramadım açıkçası.

Genel kültür olması açısından okuyup kenara koyabilirsiniz. Ortamlarda “aaaa Calvino mu tabi ki okudum” dersiniz..

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir