The Hudsucker Proxy
Başrolde Tim Robbins‘in olduğunu görünce konusuna bile bakmadan izlemeye başladım bu filmi. Ortalama üzeri bir oyunculuk garantiydi. Konu vasat da olsa birbirlerini dengelerler çok da kötü vakit geçirmem diye düşündüm. Neyse ki konu da çöp çıkmadı ve gayet eğlenceli bir film izlemiş oldum.
Bir tarafta çok büyük bir şirket var. En büyük hisse sahibi intahar ediyor. Kalan ortaklar da bir şekilde hisseleri kendi aralarında paylaşmak istiyorlar. Ama hisseler çok pahalı. Şirketin itibarını iyice düşürüp hisseleri öyle almak istiyorlar.
Diğer tarafta ise bir türlü iş bulamayan şaşkın bir genç mevcut. Sürekli gazete ilanlarına bakan, çalışmaya başladığı yerlerde sürekli ezilip azarlanan bir genç.
Yönetim kurulunun itibar kaybettirme projesi ise hiç olmayacak birisini şirketin başına getirmek. Gelecek kişi o kadar alakasız ve beklenmedik olmalı ki şirkete olan güven yerle bir olmalı ve hisse senetleri çakılmalı. Bu planı gerçekleştirmek için hiç bir iş tecrübesi olmayan ve her konuştuğunda saçmalayan birisinden daha iyi bir seçenek olamaz heralde.
Genç arkadaşımızı şirketin başına geçme süresi ve şirketin başındayken yaptıkları çok eğlenceli. Absürdlükler çok tadında verilmiş. O iş dünyasını eleştirme, kapital düzenle dalga geçme falan hiç rahatsız etmiyor. Bu kısma filmin ilk yarısı diyebilirim. İkinci yarısı ile bu kadar eğlenceli değil. Yine de izlenebilir bir ikinci yarı ama.
Filmin sonuna doğru biraz da fantazi sahneler ortaya çıkıyor. Zamanın durması, intahar eden patronun genç ile konuşması falan.
Filmin verdiği bir güzel mesaj da fikrine güveniyorsan arkasında durmak. Tabi şans faktörü de çok önemli ama. Küçük bir kağıt üzerindeki çemberin insanı nerelere getirebilecğeini izlemiş olduk.
Filmin uyutma indeksine gelecek olursak yaklaşık 35. dakikada uyutuyor. İstatistik olarak verecek olursam 35 dk/ 111dk.