The Infiltrator
Başrolde Bryan Cranston, hikayesinde de Pablo Escobar’ı görünce izlememek gibi bir ihtimal kalmadı. Hem de öyle bir afiş yapmışlar ki WW Reis mi acaba Pablo diye heyecanlanmadım değil. Ama izledikçe gördük ki hayal ettiğimizden çok alakasız bir konu varmış ortada. Para aklama işini ortaya çıkarmaya çalışan bir ekip kılık ve isim değiştirerek mafya ile iş yapıyor sürekli. Bazen küçük balıkları bazen de büyük balıkları yakalıyorlar. Son operasyonda hedef ise içinde Escobar’ın da bulunduğu para aklama olayı.
Bunun için tabi yeni bir kimlik ile işe girişiliyor. Tepeye ulaşmak için farklı kişiler ile iş yapılıyor vesaire. Her geçen dakika aksiyonun artmasını bekledik ama umdğumuzu bulamadık malesef. Tabi işin içinde Excobar’ın olma ihtimali vardı bu yüzden aksiyon beklemek yanlış bir hareket değil. Ama Escobar 2 saniye falan göründü o da yürürken, konuşmadı bile.
O an içimizde patladı diyebilirim. O an Amerika’nın klasik övünme filmlerinden biri olduğunu anladık. Kanunsuzluğu ortaya çıkartmaya çalışan cesur, dürüst Amerika polisleri bütün kötü adamlara karşı.
Valla WW’nin hatrına çok laf etmek istemem ama izlemeseniz de olur.