Radyo-yu Hümayun
Sonunda güzel bir oyuna gidebildik bu sene. Öyle inanılmaz başarılı bir oyun değil ama ortalama üzeri olarak değerlendirebiliriz. Oyunculuklar genel olarak başarılıydı. Konu da ilgi çekiciydi diyebilirim. Bir yandan radyonun icat edilmesi anlatılırken diğer yandan masum bir aşk hikayesi vardı. İlk bölümün gereksiz uzunluğunu hesaba katmazsak toplamda yüzümüzü güldürdü diyebiliriz bu oyun için.
Oyun ile ilgili değinmek istediğim ikinci konu ise izleyenler. Öyle inanılmaz bir tiyatro sever değilim. Günde 8 oyun izlerim gibi triplerim de yok. Ama çok genel bazı kurallardan haberdarım. Bu oyunu izlerken malesef dört bir yanım bu kurallardan haberdar olmayan insanar ile çevriliydi. Önümde oturan kişi oyunun ortasında çat diye flaş açık bir şekilde fotoğraf çekti. Peki sonra ne oldu dersiniz? Flaşı kapattı ve fotoğraf çekmeye devam etti. Yanımda oturan kişinin telefonu çaldı. Abla evinin salonunda oturur rahatlığıyla telefonunu açtı ve konuştu. Öyle kapat kapat falan da demedi, mevzuyu bitirdi öyle kapattı. Son olarak arkamda oturan çifte kumrular, size de iki çift lafım var. Sahnedeki her şakayı birbirinize söylemek zorunda değilsiniz. Hatta herhangi bir şakayı da söylemek zorunda değilsiniz. Oturup izlemeniz gerekiyordu sadece. Bir de en az 5 kere ricada bulunduk ama anlamadılar bu da ayrı üzücü.
Toparlamak gerekirse. Bu oyun geçen sene de vardı ve bir türlü bilet bulamıyorduk. Okuduğumuz yorumlar da çok güzeldi. Bu yüzden iştahımız iyice artmıştı. Beklentimiz çok yüksek olduğu için küçük de olsa bir hayal kırıklığı oldu ama genel anlamda keyif aldık.