La Grande Bellezza
Bu sefer İtalya’ya gidiyoruz. Filmin adı “The Great Beauty” olarak çevrilmiş. Oyuncuları ise tanımıyorum tabi. Ama ödüllü bir filmmiş. Hem puanı yüksek hem değerlendiren kişi sayısı fazla yani istatistiki olarak film izlenmeli. Bu arada oyuncuları bilmiyorum ama yönetmen yetkili bir abiymiş. Onu da tanımıyorum gerçi ama öyle demişler yani. Kendisi Paolo Sorrentino. Konuya gelecek olursak İtalya’daki elit insanların hayatını temel alıyor diyebiliriz. Elit derken zengin demek istediğim anlaşılmasın. Tamam adamların maddi durumları da iyi ama buradaki anahtar kelime elit olmaları. Yani benim gözümde antin kuntin şeyler yapmaları.
Örneğin sanat adı altında 10 yaşında bi çocuğun saçma sapan boya kovaları ile oynamasını izliyorlar. Ne bileyim tiyatro diye kendisini duvara çarpıp kafasını kanatan bir kadın var. İşte sürekli bi hayatı sorgulamalar, uzun cümleler vs.
İşte tüm bu elitizmin içindeki hatta merkezindeki bir dayı artık bunları eleştirmeye başlıyor. Ya napıyoruz biz insan bundan keyif alır mı diyor. Tabi sürekli surat asık. Partiye gidiyor mutsuz, sergiye gidiyor mutsuz, bir kadınla tanışıyor yine mutsuz. Baya hayata küsmüş gibi bir hale geliyor dayı. Zaten kendisi uzun tıllar önce bir kitap çıkarmış ve yeni kitap yazmaması milletin diline düşmüş.
Filmin sonuna doğru anlıyoruz ki dayı yaşamak için üretmek için “The Great Beauty”‘yi bekliyor. Aslında beklediğini o da bilmiyor ama o an gelince tekrar yazma isteği canlanıyor, hayattan tat alabileceğine inanıyor.
Genel değerlendirme olarak “idare eder” kategorisine alabilirim bu filmi. Çünkü geçen konular ile uazaktan yakından alakam yok. Ama ben acayip entelim, fularımı hiç çıkarmam, boş bir duvara saatlerce bakabilirim sanat adı altında diyorsanız, sizin için bir kült film olabilir..