The Platform
Orjinal adı El Hoyo olan meşhur Netflix filmi. Bazı filmleri çok çabuk popüler oluyor. Çok kaliteli olduğundan da değil aslında. Konu biraz değişik olunca, verdiği mesaj önemli olunca hemen ön plana çıkıyor film. Açıkçası kötü bir film değil evet, konu da çok sıkıcı değil ama niyeyse inanılmaz etkilendim diyemem. Daha başarılı distopya filmleri olmuştu.
Konuya gelecek olursak; çok katlı bir hapishane var. Her katta 2 kişi kalıyor. Her ayın sonunda kaldığını kat değişiyor. Eğer yanınızdaki kişi ölürse o da değişiyor tabi. Kaldığınız katın önemi ise çok fazla. Ne kadar yukarılarda kalırsanız karnınızı o kadar güzel doyurabilirsiniz. İlk katta krallara layık kurulan sofra sırayla aşağı katlara iniyor. Tahmin edeceğiniz gibi belli bir yerden sonra o güzelim masa çöplüğe dönüyor.
Hapise girerken de yanınıza bir tane şey almanıza izin veriliyor. Kimi kitap alıyor kimi köpeğini. Bu arada kaç kat olduğunu kimse bilmiyor. Bildiğini düşünenlerin de yanlış bildiği gösteriliyor çünkü. Bunu da hapishane çalışanı bir kadının aynı hapise gelmesiyle anlıyoruz. Yani kurulan düzen kendi içindekilere bile acımıyor.
Gel platform git platform tahmin edeceğiniz gibi “ben bu işi bozarım aga” diyen birileri çıkıyor. Her kat sadece hayatta kalabileceği kadar yesin ki en alt kattakine de yiyecek insin ve bu çarka bir çomak sokalım diyorlar. Hatta bunu sağlamak için de yemeği taşıyan platformun üstünde katlar arası gidip geliyorlar.
İşte bu düzen bozma planında bir mesaj göndermemiz lazım diyorlar. Önce bir tane tatlıyı yemeyelim ve geri gönderlim yukarıdakiler de şaşırsın diyorlar. Sonra aslında hapishanede olmaması gereken bir çocuğu yukarı gönderelim falan diyorlar.
Filmin sonunda da sizi hayran bırakan, ayağa kalkıp alkışlamanızı gerektirecek bir şey olmuyor açıkçası. Yani izledik ama birisine yana yakıla önerir miyim? Önermem. Süresi kısa aradan çıksın diye izleyebilirsiniz..