Vivir Dos Veces
İngilizce’ye adı Live Twice, Love Once olarak çevrilen Netflix filmi. Tabi oyuncuların hiç birini tanımıyorum. Hikaye biraz değişik gelmişti. E puan da 7 üzeri izleyelim dedik. İzledikçe olayların çok da değişik olmadığını gördük. Yani hikaye özgün olabilir ama işleyiş, akış, sonuç hiç yaratıcı değil diyebilirim.
Ana karakterimiz emekli bir Matematik öğretmeni. Kendisi huysuz bir baba ve dede aynı zamanda. Eşini kaybetmiş. Kızı ile arası çok da iyi değil. Haliyle torunuyla da çok vakit geçirmiyor.
Dayı rutinleri olan birisi. İşte aynı kafeye gidiyor, aynı şeyi yiyor, aynı şeyden içiyor (aklınıza hemen As good As It Gets geldi di mi? demiştim çok da orjinal değil). Derken bir gün bu rutinini bozuyor ve etrafındaki insanlar heralde unuttu diyorlar. Sonra rutindeki büyük şeyler değişmeye başlayınca sen bi doktora mı gitsen diyorlar.
İlk muayenelerde çok sorun yokmuş gibi görünse de ilerleyen kontrollerde dayıda Alzheimer başlangıcı olduğu ve hızlı ilerlediği anlaşılıyor.
Bu andan itibaren kızı babası ile arasını düzeltip, ilişkilerini daha iyi bir noktaya taşımaya karar veriyor. Ama şunun da farkında ne yaparsam yapayım babam zaten hatırlamayacak bunları ilerde.
Vel hasılı, morallar tabi bozuk. Bu esnada dayının aklına çocukluk aşkı geliyor. Aslında hiç aklından çıkmıyor da hastalıklar beraber onu da unutacağı aklına geliyor. Ve bir karar alıyor, her şeyi unutmadan onu bulmalıyım. Kızı ilk başta karşı çıksa da sonra babasına destek oluyor.
Bu andan itibaren de nispeten eğlenceli bölümler başlıyor. Dede-torun ilişkisi filmi eğlenceli bir hale getiriyor.
Filmin sonu da hafif sürprizli bir şekilde bitiyor.
Yani öyle aman aman başarılı bir film değil ama vaktiniz varsa izleyebilirsiniz..