Nomadland
2020’nin en iyi filmleri diye onlarca listeye baktım. Her listede yer alan 3-4 tane film vardı. Bu film de onlardan bir tanesi. Bu bir tesadüf olamaz dedik ve izlemeye karar verdik. Başrolde Fern karakterine hayat veren Frances McDormand bulunuyor. Film dalda oskar adayı. Diğer 5 tanesini bilemem ama en iyi kadın oyuncu ödülü garanti bence.
Film ağır dram içeriyor bunu baştan belirtelim. Tabi bize ağır dram olarak gelen şeylerin milyonlarca insanın normali olduğu gözümüze sokuluyor. Öyle klişe şekilde de değil. Rahat koltuğunuzda elinizde içeceğiniz ile filmi izlerken bir anda toparlanıp kendinize çeki düzen veresiniz geliyor.
Sahip olduğu her şeyi kaybeden Fern’in yaşam mücadelesi sizi oldukça üzüyor izlerken. Bu arada kendisi öyle inanılmaz bitmiş bir modda değil. Yani sahip olduklarından, hayatından neredeyse memnun. Ara ara yüz ifadesinden “neden yaşıyoruz ki acaba” mesajı okunsa da genel anlamda yaşamayla bir sorunu yok diyebiliriz.
Film oldukça durağan olmasına rağmen sizi hiç sıkmıyor. Yalnızlık desen var, mutsuzluk desen var, umutsuzluk desen var ancak her şeye rağmen hayatta olmanın getirdiği mutluluk da var.
Eğer sanat filmi benim olayım diyorsanız filmi 3-5 defa izleyebilirsiniz. Ancak bizim gibi sıradan film izleyicileriyseniz bir kere izlemek yeterli olacaktır.
Son olarak filmin yönetmeni Chloé Zhao. Bilmem kaç yıl sonra en iyi yönetmen oskarını bir kadının kazanma ihtimali de filmi biraz popülerleştirmiş diyebilirim.