On Body and Soul
Filmi izleyeli baya oldu ama şimdi yazabiliyorum. Gerçi iki haftadır hiç bir şey yazamadım. Hastalık, hastalık sonras covid temaslısı olmamız sebebi ile kısa bir ara vermiş olduk. Neyseki temas olmasına rağmen bulaş olmadı ve hayatımıza devam ediyoruz. Buradan da “yok ya hafif burnum akıyor o kadar, bir şeyim yok” deyip bizi evine çağıran arkadaşa selam ediyorum.
Filmin orjinal adı Teströl és lélekröl. Maceristan yapımı. Yine Avrupa yine kalite diyebilirim. Daha önce izlediğiniz aşk filmlerini bir kenara koyun. Gerçekten oldukça özgün bir hikayesi var filmin.
Film bir kesimhanede geçiyor. Burada bir yönetici olarak Endre diye bir abimiz var. Sonra bu kesimhaneye Maria isimli bir abla kalite kontrol sorumlusu olarak geliyor. Normalde kaliteden kolaylıkla geçen ürünler bu sefer red yiyor. Mesela bir hayvanın A kalite olması için 500 kilo olması gerekiyor diyelim. Hayvan 499,8 kilo da gelse abla reddediyor. Haliyle en alttan en üste herkes bu ablaya gıcık olmaya başlıyor.
Hikayenin bu kısmı çok da özgün değil. İlginç kısım kesimhanede yapılan bir denetleme ile başlıyor. Bir uzman bütün çalışanları sorguya çekiyor. Dün ne yaptın, ne yedin, kaçta uyudun, haa öyle mi rüya mı gördün ne gördün anlatsana vs. şeklinde sorular soruyor.
Derken kaliteci abla ile müdür abimizin aynı rüyayı gördüğü ortaya çıkıyor. Ya siz benimle dalga mı geçiyorsunuz dese de sorgulayan kişi müdür ile kaliteci arasında ilk etkileşim bu şekilde başlıyor.
İlk önce rüyalarda başlayan buluşmalar daha sonra fiziksel ortama taşınıyor. Tabi bu ikili arasında ilişki oldukça enterasan. Yani hem birbirlerini seviyorlar ve istiyorlar gibi ama aynı zamanda da birbirlerinden nefret ediyor gibiler. Film adını sonuna kadar hakediyor bu yüzden. Beden ve ruhun git gellerini izliyoruz an be an.
İkili arasında ilişkinin yükselişini düşüşünü heyecanla izliyorsunuz. Öyle aksiyon dolu bir film değil yanlış anlaşılmasın. Ama acaba ne olacak diye de gözünüzü kırpmıyorsunuz.
Filmin sonu ise gerçekten pastanın çileği şeklinde. Yani hem tahmin etmesi kolay hem de yok ya o kadar da olmaz dedirten şekilde ilerliyor.
Gerçekten çok beğendim filmi.
Avrupa yine şaşırtmadı…
çağırdı diyip insanları yanlış yönlendirmemeliyiz zira aynı anda teste gidilme durumu söz konusu. konuya aydınlık getireyim de.