tick, tick…BOOM!
Bu elemanın oynadığı çoğu filmi beğenmemiştim bugüne kadar.Evet, Andrew Garfield den bahsediyorum. Böyle bi yapmacık geliyordu. Gerçi onlarca filmini de izlemedim tabi ama izlediğim kadarıyla böyleydi. Bu filmde de benzer şeyler hissettim diyebilirim. Açıkçası film gerçek bir hikayeyi anlattığı için bu önyargımı kenara koymuştum ama olmadı yine Andrew.
Olayın esas kahramanı Jonathan Larson imiş. Açıkçası kendisini tanımıyordum ve bu filmden sonra araştırdım. Kendisi gerçekten öncü bir abiymiş alanında. Kendisini bilen, yaptıklarını başardıklarını bilen birisi filmi çok daha beğenmiş olabilir. Ancak ben bu abiyi hiç tanımadığım için sadece oyunculuğa takıldım sanırım.
Her sahnede mutlu son olacağını hissediyorsunuz. E mutlu son olmasa film çekecek bir hikaye olmaz tabi orası ayrı. Filme başlarken de ilk başta başaramadığı her şeyi başaracağını anlıyorsunuz haliyle. Çoğu biyografide de böyle oluyor. Ama burda daha bir yapmacık oynadığı için eleman ısınamadım bir türlü.
Neyse, açıkçası çok da beğenmediğim bir film oldu. Ancak dediğim gibi hayatı anlatılan abiyi tanıyan bilen birisi gayet sevebilir..
Son olarak filmi Netflix üzerinden izleyebilirsiniz..