Les Misérables

Sonunda izledik kendisini. Film yaklaşık bir aydır elimde ama bir türlü izleyemiyordum. Aslında bir taraftan da acaba niye izleyemiyorum bir türlü, her işte bir hayır vardır diyordum kendime.Efendim Victor Hugo’nun Sefiller adlı eserinin beyaz perdedeki hali. Oyuncu kadrosu çok geniş. Hugh JackmanRussell CroweAnne HathawayAmanda SeyfriedSacha Baron CohenHelena Bonham Carter ve diğer arkadaşlar. Gerçi itiraf etmek gerekirse kadro bu kadar sağlam olsa da sanatsal bir film olacağı için hep bi acabam vardı. Bu kadroda dikkatimi çeken sefil rolünü Russell Crowe’un oynamaması. Biz alışmıştık kendisinin ezilip bükülmesine ama bu sefer kendisi kötü adam olmuş.

Filmi anlatmaya çalışmayacağım. Kitabı da okumadım. Ne derece bağlı kalmışlar bilmiyorum ama sanırım bi kopma olsaydı okurduk bi yerlerde.

Filme saygısızlık etmemek için dikkatli olayım diyorum ama yok arkadaş. Neresinden tutsam elimde kalacak. Bi kere filmde normal diyalog yok. Herşey şarkı türkü ile anlatılıyor. Tamam müzikal türünde bir film bu şekilde olabilir ama demekki tarz bana uygun değilmiş bunu anladım. Gerçekten zaman zaman çok yoruldum. Bi de aynı anda 3-4 kişi birbiri ile konuşuyor, o zaman hepten kayış koptu. Herkes başlamış bi uzun havaya, anla anlayabilirsen.

Son olarak; film 8 dalda oskar adayı. Muhtemelen de 4-5 tane alacak. Bizler de yaa bu filmin neresine oskar verdiler diyenlerden olacağız. Tabi bir de sanatla yatıp kalkan, haftada 8 kere operaya giden, baleyi ata sporu olarak benimsemiş arkadaşlar var. Onlar da ahh ahh bi daha gelmez böyle film diye triplere girecekler.

İzleyen 10 kişiden 8’inin beğenmeyeceği bir film. Geriye kalan bir kişi gerçekten sever diğeri de piyasa yapma amacıyla filmi över.

One Response to Les Misérables

  1. […] için bütün şartlar oluştu. Filmin müzikal türünde olması biraz korkutmuştu. Sonuçta bir Sefiller faciası aşamışlığım var ve hala atlatabilmiş değilim. Neyse ki bu filmin müzkal yönü o […]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir