Category Archives: Okudum

Vahşetin Çağrısı

Şu yoğun dönemimde sanatsal aktivitelerime gerektiği kadar zaman ayıramıyorum malesef. Ne bileyim operaya gidemedim 2 haftadır, ya da eskiden haftada 3 tiyatroya giden ben şu aralar hiç gidemiyorum. Neyseki yoğunluğumun azalmasına sayılı günler kaldı. Fırsat bulduğum anlarda bu kitabı okudum. Beni çok yormayacak bir kitap olması gerekiyordu, öyle de oldu. Daha önce hayvanlar ile alakalı kitap okumuştum. Burada da başrolde köpekler var, aslında bir köpek demesi daha doğru: Buck.

Çavdar Tarlasında Çocuklar

Her geçen gün bu yıl belirlediğim 30 kitap hedefiden uzaklaşıyor olsam da yılmadan mücadeleme devam ediyorum. En azından yılda 50 kitap okuyacağım deyip bunu 15 e düşürmedim. Kitabın yazarı J. D. Salinger. Kendisini zaten tanıyoruz. Edebiyat dünyasında isim yapmış dayılardan. Daha önce okuduğum kitabından çok bişe anlamasam da bu kitaba önyargı ile başlamadım. Kitap anlaşılır, akıcı ve basitti. Öyle derin cümleler kurup mesaj vermektense basit basit yazılmış. Keşke diğer okuduğum kitabı da bunun yarısı kadar beğenseydim ama olmadı.

Güneş de Doğar

Ernest Hemingway‘in ilk romanı imiş. Ben nereden adını duydum da aldım hatırlamıyorum. Muhtemelen bi yerlerde çok övülmüştür. Popüler kültürün kurbanı oldum dersem yalan olur ama çok da gerekli miydi bu kitabı okumak bilemedem. Zaten okumak için kısıtlı zamanım var bunu da böyle keyif almadığım kitaplarla doldurmak hiç hoş olmadı. Kitap savaş sonrası 3-5 arkadaşın orda burda takılmasını anlatıyor. Yok boğa güreşine gitmişler yok bi kafede içmişler falan. İşte savaş insanları nasıl unutsuz nasıl sefil bir hale soktu ondan bahsediyor.

Sağda solda alıntı yapacak bi cümle bile öğrenemedim açıkçası.

Okurken keyif almadım ama kasvetli film sevenler için Nuri Bilge Ceylan’a hazır senaryo bence. 8 saatlik bi film çeksin millet de ayakta alkışlasın.

Not: Bi kitap öner de okuyak..

Mezbaha No 5

Öncelikle bireysel kitap beğenip okumayı rafa kaldırıyorum. Kurt Vonnegut adlı yazarın ikinci kitabını okudum ve bunu da gram anlamadım. Adamın tarzını çözemedim sanırım. Bu yüzden acaba sorun bende mi değil mi diye bu kitabı başkasına (evet sana) okutacağım. Umarım o da hiçbir şey anlamaz ben de huzura ererim. Kitap efsane sen bir şey anlamamışsın diye bir yorum gelirse kendimi sorgulamaya başlayacağım. Bu yazarın okuduğum kitabında da cümleler kopuk, bölümler alakasız değişik bir yapı vardı. Bu kitapta en azından tek kararkter var ve zamanda yolculuk yapıyor.

İçimizdeki Şeytan

Uzun zaman olmuştu Türk yazarlardan kitap okumayalı. Dönüşü de kaliteli yaptım vesselam. Sebahattin Ali’nin bu kitabı ilk defa 1940 yılında yayınlanmış. Günümüzde hala bu kadar okunuyorsa, insanlar birbirlerine bu kadar öneriyorlarsa vardır bir hikmeti dedim. Kitabın ana karakterinin adının Ömer olduğunu görünce daha da bir ısındım diyebilirim. Kitabı okuyanlar Allah belasını versin o Ömer’in diyorlardı ama ne yapmış olabilirki diyerek başladım okumaya.

Körlük

Kitap konusunda belirlediğim çıtanın biraz gerisindeyim ama farkı kısa sürede kapatacağıma inanıyorum. Hele böyle kaliteli kitaplar okumaya devam edersem okuma şevkim kat be kat artacaktır. Kitabın yazarı 1998 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi José Saramago. Bu kitabın devamı niteliğinde bir de Görmek isimli kitap var. Onu hemen sonrasında değil araya bir kaç kitap girdikten sonra okuyacağım. Genelde ilkler daha başarılı olur ama bunun yarısı kadar başarılı olsa bile okumaya değer bir kitap bence. Gelelim bu kitabın konusuna;