La La Land
Deseler ki bir kadın bir erkek başrol seç bunların filmini çekeceğiz. Erkek olarak Ryan Gosling (okunuşu ile Rıyan Gosling) kadın olarak da Emma Stone derdim. Bu ikiliyi bir araya getirenler kaliteden anlıyor, en başta bunu söylemek lazım. Filmin Golden Globe’da 7 ödül alması da iyice iştahlandırdı diyebilirim. Bilet fiyatı da 6 tl olunca izlemek için bütün şartlar oluştu. Filmin müzikal türünde olması biraz korkutmuştu. Sonuçta bir Sefiller faciası aşamışlığım var ve hala atlatabilmiş değilim. Neyse ki bu filmin müzkal yönü o kadar ağır değildi.
Konuya gelecek olursak. Oyuncu olmak isteyen bir kadın ve kendi mekanını açmak isteyen bir erkeğin hikayesini izliyoruz. Tahmin edeceğiniz gibi ikili arasında romantik gelişmeler oluyor. Filmin bir diğer güzel yanı da ikilinin bireyselliklerinden vazgeçmediğini sık sık göstermeleri. İkisi gayet güzel geçiniyor ama ikisinin de hayalleri hala aynı.
Hal böyle olunca ikili hayallerinden mi vazgeçiyor yoksa birbirlerinden mi bunu izliyoruz bir süre sonra. Filmin klişe olmayan tarafı da burada başlıyor. Gerçi bu hali de biraz klişe olmuş ama olsun.
Her ne kadar güzelliklerinden bahsetsem de filmin over rated olduğunu ifade etmem gerekiyor. Beklentim çok çok yüksekti bu yüzden de olabilir bilmiyorum. Ama müzikalin tadında olması ve oyunculukların ortalama üstü olması filmin izlenmesi için yeterli.
Bir Alex beklentisi ile gitmedikten sonra keyif alacağınız bir film olacaktır.