Category Archives: Okudum

Bir Adam Girdi Şehre Koşarak

Bir önceki kitap yazımda yazar değişikliğine gideceğimi söylemiştim. Sözümde durdum ve ismini uzun zamandır duyduğum bu kitabı okudum. Kitabın yazarı Tarık Tufan’ı ilk olarak bir arkadaşın tavsiyesi üzerine Meksika Sınırı programında izledim. Program şuan devam etmiyor ama Tarık Tufan farklı bir kanalda yayın yapmaya devam ediyor. Yine aynı arkadaşın önerisi ile bu kitabı aldım diyebilirim.

Kitapta ne var diyecek olursanız. Kitapta bir hikaye yok. Kitapta onlarca hikaye var. Aslında hikaye değil de olay demek daha doğru. Olaylar neye göre seçilmiş? Akıp giden hayatın arasında çok da görünmeyen, ya da görülmek istenmeyen aslında çoğumuzun gördüğü bildiği şeyler. Mesela, sokakta top oynarken parmaklıklı camdan size de bakan bir çocuk muhakkak vardır, ya da ameliyat öncesi dua okumayı illaki biliyorsunuzdur. Bunlar gibi onlarca olay var, aslında hayatımızda olan ama çok da farketmediğimiz. İşte bu kitap şöyle bir kenara çekilip bazı şeyleri düşünmenizi sağlıyor. Siz şen şekrak topun peşinde koşarken o çocuğun acaba niye sokağa inemediğini öğreniyorsunuz.

Benim gibi hiç bir işim rast gitmiyor diyip çoğu şeyden şikayet etme aşamasına geldiyseniz, okumanız gereken kitap bu diyebilirim. Aslında hayatınızda çoğu şeyin rast gittiğini ama farketmediğinizi anlıyorsunuz. En azından ben anladım..

Yolların Başlangıcı

Amin Maalouf’un 7. kitabı sanırım okuduğum. Bu zamana kadar roman ve denemelerini okumuştum. Bu kitabın da ne hakkında olduğuna bakmadan okumaya başladım. Ne de olsa dayının kredisi yüksek. Yazdıkları yazacaklarının teminatıdır dedim ve bir şevkle giriştim kitaba. Sayfalar ilerledikçe kitapta anlatılanların gerçek olduğunu hatta yazarın hikayesi olduğunu anlıyoruz.

Doğudan Uzakta

Amin Maalouf kitapları ilk okumaya başladığımda hakkında hep iyi eleştirler okumuştum. Özellikle Semerkant ve Afrikalı Leo kitapları için her yerde en iyi kitapları olduklarını okudum. İki kitabı da okudum. Açıkçası bu kitap kadar keyif alamadım. Hatta şöyle söyliyeyim daha önce okuduğum kitaplarının hiçbirini bu kadar beğenmedim. Sebebinin ise şu olduğunu düşünüyorum. Diğer kitapları çok uzun sürede bitirdim. Bu kitabı ise 10 günde bitirdim.  Kitaplar aslında akıcıymış belki de ama araya 3-5 gün girince ne kadar akıcı olursa olsun kopuyosunuz demek ki.

Afrikalı Leo

Amin Maalouf’un 4. kitabı sanırım okuduğum. Diğerlerinden farklı olarak bunu daha uzun sürede okudum. Sanırım bu yüzden kitabın başıyla ilgili çok fazla bi şey hatırlamıyorum. Acaba olaylar neydi diye şöyle bir araştırdığımda da diğer okuyanların da özellikle bir yere değinmediğini gördüm. Kitabın bir sonu da yok, yani bir polisiye değil sonuçta. O yüzden olayın bir yere bağlanması, bir problemin çözülmesi gibi bir durum söz konusu değil.

Ölümcül Kimlikler

Amin Maalouf serisinin üçüncü kitabını da bitirdim. Bu seferki kitap bir roman değil deneme. Yazarımız kimlik ve aidiyet üzerine fikirlerini yazmış. Bir roman gibi inanılmaz akıcı değil ama bir roman kadar da çok sayfası yok. Bu yüzden okunmasında bir sakınca yok bence.

Doğunun Limanları

Amin Maalouf serüvenine bu kitabıyla devam ettim. İlk kitabı seçmemdeki sebep yazarın en çok beğenilen kitabı olmasıydı. Bu kitabı ise sırf ince olduğu için seçtim. Güzel de oldu. Bölünmeden 1 haftada bitirdim. Kitap yine tarihi olayları ve yazarın çok iyi bildiği toprakları anlatıyor. Bu sefer kitapta bir yazar ve bu yazarın yakından tanımak istediği kişi arasında geçen konuşmalar yer alıyor.