Secret Superstar
Bir hint yapımı olmanın bütün özelliklerine sahip bu film. Süre uzun puan yüksek. E bir de Aamir Khan var daha ne olsun dedik. Konu kimilerine göre çok dram yüklü ama ben aynı fikirde değilim. Aksine çok klişe diyebilirim. Tipik bir ortadoğu ailesi. Baba çok baskın. Anne şiddet görüyor. Erkek çocuk el üstünde tutulurken kız çocuk çok farklı bir muamele görüyor. Evet bütün bunlar çok kötü şeyler ama ne bileyim daha güzel bir şekilde olabilirdi sanki film. Mesela çok benzer olmasa da aile filmi olan La famille Bélier var. Orada da çocuk şarkıcı olmak istiyor falan. Tamam orda bir şiddet söz konusu değil ama çok daha etkileyici gelmişti o film.
The Marvelous Mrs. Maisel
Bu ay film konusunda işler biraz kesat. Ama neyseki dizi piyasası oldukça hareketli. Genelde biten diziler ile ilgili bir şeyler yazarım ama bu seferlik araya bunu sıkıştırayım dedim. Henüz ilk sezonu var ve ikinci sezon için onay almış bu dizi. Başrolde Rachel Brosnahan bulunuyor. Hikaye ise biraz sıra dışı. 50’li yıllarda komedyen olmaya çalışan bir kadının hikayesini izliyoruz. Her şey kadının kocası tarafından terkedilmesiyle başlıyor.
A Brilliant Young Mind
Üstün zekalı bir çocuğun hikayesini izliyoruz. Babası ile arası iyi ama annesi ile o kadar da iyi değil. Derken baba vefat ediyor ve anne ile çocuğun zorlu günleri başlıyor. Çocuk özel tabi. Sıradan çocuklar gibi olmuyor bazı konular. Annesine git şunu 7 tane al diyor. Anne yanlışlıkla 8 tane alırsa kavga başlıyor. Çünkü istenen şey asal sayı kadar olmalı. Bu gibi farklı şeyler de var tabi. Ama esas olay bu çocuğun matematik olimpiyatlarına katılması. İlk başta imkansız görünse de önce takıma giriyor sonra da olimpiyata katılmaya hak kazanıyor.
The Squid and the Whale
Sırf süresi kısa (80 dk) diye tercih ettiğimiz filmin başrollerinde Jeff Daniels, Laura Linney ve Jesse Eisenberg oynuyor. Aslında oyuncular iyi ama konu çok gereksiz geldi. Bu yüzden uzatmayacağım. Boşanma aşamasında olan bir çift ve ortada savrulan iki erkek çocuk var. Çocuklardan büyük olan ortam yapmanın peşinde. Kendisine göre “daha iyi” kız arkadaşı bulanın peşinde. Biriyle tanışıyor ama daha iyisi nasıl olabilirdi diye sürekli sorguluyor. Bunun için küçük üçkağıtlar yapıyor. Küçük çocuk ise kendi kendine sorunları çözmeye çalışıyor. Tek çözüm aracı ise ergenliğe girmiş olmanın verdiği enerjiyi her fırsatta atmak. Tabi bunu bazen okulda bazen kütüphanede yapınca sıkıntılar oluyor.
Ahlat Ağacı
Filmi izleyeli çok oldu ama yazmaya üşendim açıkçası. Nuri Bilge Ceylan‘ın izlediğim ilk filmi sanırım. Çok duyduk okuduk tarzını ama yazılanların çizilenlerin gerçek olduğunu bu filmle görmüş oldum. Başrolde Dogu Demirkol ve onun babasını canlandıran Murat Cemcir var diyedilirim. Bennu Yildirimlar ise cefakar ana olarak ara ara boy gösteriyor. Filmin süresi ise tahmin edeceğiniz gibi 3 saatin üzerinde. Araydı reklamdı derken 4 saatinizi alıyor film. Herkes bu uzunluğu kalite ile doğru orantılı olarak yorumlasa da ben bu görüşe karşıyım. Hiç mi kısaltılamazdı yani? Bu film 188 dakika değil de 175 dakika olsa seyirci domates mi fırlatacaktı sahneye? Neyse NBC başkan yaptıysa vardır bir bildiği deyip detaylara geçelim.
Gett: The Trial of Viviane Amsalem
Ortadoğu filmiyse iyidir dedik ve izledik. Tahmin edeceğiniz gibi bir dram söz konusu. Ama burada farklı bir dram var. Boşanmak isteyen bir kadın ve boşanmak istemeyen bir koca. Film sadece bu davayı ele alıyor. Tek bir sahnede geçiyor ayrıca. Kadın neden boşanmak istediğini adam neden boşanmak istemediğini söylüyor. Her iki taraf da şahitler çağırıyor. Dava uzadıkça uzuyor. Bazen kadına hak veriyorsunuz bazen adama. Bir taraf bu kadar istiyorken onları boşamayan hakime sinirleniyorsunuz bazen de.