Genius
Her sezon bir dahinin hayatını anlatan seri. Dahiliğin bir sınırı. Fizik alanında da dahi olabilisin pastacılık sektöründe de. Şimdilik iki sezon yayınlandı. İlk sezon Albert Einstein’ın hayatını izledik. İkinci sezon ise Pablo Picasso’nun. Her ikisi de alanında birer dahi ve kendisinden sonra gelenlere ilham kaynağı olmuş. Tabi dizi sadece mesleklerindeki yükseliği ele almıyor. Aynı zamanda kişisel hayatlarını da izliyoruz. Şimdiye kadarki ortak nokta: Dahiysen çapkınsındır.
First Reformed
Hayatımda izledim en en kötü 5 film listesine hızlı giriş yaptı. Hayatımdan 2 saati resmen çaldı bu film. Konusu neymiş oyuncular kimmiş detaylarına hiç giremeyeceğim. Kesinlikle izlemeyin. Sevmediğiniz birisi varsa ona önerin. Size ihanet eden, sizi kandıran birisi varsa ona önerin ömürlük intikam almış olursunuz.
Çok çok çok kötüydü, gerçekten çok kötüydü. Şu bizim youtuberlar film çekiyor ya onlar bile daha iyi olabilir. O derece kötü bir filmdi. Allah’ım ne olur unutayım bu filmi, silinsin hafızamdan..
Racing Extinction
İnsanların hayvanlar üzerindeki caniliklerini anlatan bir belgesel. Tek amaç tabi ki para. Soyun devamını düşünmeden hayvanlar hunharca katledilip yiyecek, giyecek ya da hediye eşyası olarak satılmakta. Bir ekip de bunun önüne geçebilmek için bu belgeseli çekmiş. Filmin verdiği bütün mesajlara katılmamak elde değil. Sadece veganlığı savunur bir bölüm vardı. O bölüme şerh koymak durumundayım. Etsiz bir hayat düşünülemez sonuçta.
İçinizde hayvan sevgisi olsun olmasın izlemekte fayda var. Anlatan kişiler gerçekten evlatlarından bahsediyor gibi anlatıyorlar. Ben insandan çok hayvanları severim diyorsanız da gözyaşı garanti diyebilirim.
The Martian
Başrolde Matt Damon‘ın oynadığı kimileri çok beğense de benim için overrated kategorisinde olan film. Bir önceki gibi konu güzel ama gereksiz uzatılmış ve çok da klişe sonlanmış. Marsa bir ekip gidiyor. Derken bir sorun oluyor ve ekip görevi iptal edip dünyaya dönmek zorunda kalıyor. Ama bu esnada fırtına, kasırga, bir karambol oluyor ve ekipten biri araca binemiyor. Ekibin geri kalanı da kurallar gereği onu arkada bırakıp dönüyor.
A Quiet Place
Başrollerde The Office dizisinden severek izlediğimiz John Krasinski ve Emily Blunt oynayan hikayesi güzel film. Hikayesi güzel diyorum çünkü film genel anlamda o kadar da güzel değil. Yani çok daha akıcı bir şekilde devam edebilirdi film. Hele son sahnedeki pompalı tüfek saçmalığını da görünce insan e yuh ama diyor.
Darkest Hour
Başrolde Gary Oldman‘ın oynadığı ve Winston Churchill’in hayatının çok kısa bir dönemini anlatan film. Rahmetli filmi izleseydi evet her şey gerçekten böyleydi derdi muhtemelen. Oyunculuk o derece kaliteli. Zaten bu konuda kazanılan oskar da mevcut. Konuya gelecek olursak, ikinci dünya savaşı sırasındaki ingilizlerin dik duruşunu anlatıyor diyebilirim. Hitler’e boyun eğmeyip direnmeyi tercih ediyorlar. Tabi bu kararı almak Churchill’e kalıyor. Olayın başlangıcı da Dunkirk’te esir kalan askerlerin kurtarılmasıyla başlıyor diyebiliriz.