Three Billboards Outside Ebbing, Missouri
İzlemeyi heyecanla beklediğim filmlerden biriydi. 2 dalda oskar kazandı. Hem de bir tanesi en iyi kadın oyuncu ödülü. Frances McDormand yaralı bir anneyi canlandırıyor. Diğer adayları izlemedim ama hakederek almış bence ödülü. Yarası ile gerçekten çok ağır. Kızı ölüyor, hem de çok kötü bir şekilde. Ama polisler bu ölümü aydınlatamıyor. Tabi dava çözülemeyebilir mesele bu değil, mesele davanın çok kısa sürede kapatılması. İşte buna kızan anne, şehrin arka yolundaki 3 tane panoyu kiralıyor ve polislere küçük notlar yazıyor.
Loveless
Rus yapımı olan bu filmi fransızca seslendirme ile izledik. Böyle hatalar yapmazdım ama gözden kaçmış bu detay. Zaten film o kadar durağandı ki çok konuşma olmadı. Bu yüzden bu küçük hata çok da kulak tırmalamadı. Çok uzatmadan konuya gelelim. Kötü giden bir evlilik ve ortada bir çocuk var. Karı koca boşanmak istiyor ama çocuğu kim alacak bir türlü karar veremiyorlar. Bu yüzden de süreç ilerlemiyor. Aralarındaki kavgaların konusu da nerden yaptık bu çocuğu, ben istemiyordum zaten sen istiyordun temalı.
Baby Driver
filmde oynayan kişilere bakınca beklenti inanılmaz yükseliyor. Bir kere Kevin Spacey var sonra Jon Bernthal aka punisher diyeyim daha tanıdık gelebilir. Sonra 48 senedir Mad Men’de başrol oynayan Jon Hamm var. Bunların yanında genç yetenek Ansel Elgort olunca çok güzel bir film sizi bekliyor diye düşünebilrisiniz. Bu ekip bir araya gelip ne kadar kötü bir şey çıkartabilir ki diyorsunuz ama öyle olmuyor işte.
Lady Bird
Bu filmi izlemeyi istiyordum ama öyle yana yakıla değil. Bir ara izlesem olurdu, 5 dalda oskara aday olmuş sonuçta. Ama illa “ben film olimpiyatçısıyım kesin izlemem lazım” moduna hiç girmedim. Bu haftasonu ne izlesek diye düşünürken bir anda otorite karar verdi ve bu filmi izledik. Filme karşı bir önyargım yoktu ama ilk 5 dakika her şeyi ele verdi. Geriye kalan bütün dakikalar boyunca bu filmi 5 dalda aday gösterenlere de, yüksek puan verip şişirenlere de, güzel yorum yazanlara da güzel şeyler söylemiyorsunuz. Liseli bir kızın üniversiteye geçiş dönemini anlatmışlar. Güvensiz bir anne, kızının arkasında duran bir baba, değişen arkadaş grupları vs.
Gaziantep Gezisi
Son gezimizi de başarıyla tamamladık. Son gezinin Antep’e olması çok güzel denk geldi. Tadı damağımızda kaldı resmen. Öncelikle Antep’de gezilecek yer sayısı çok fazla değil, en azından bizim için öyleydi. Ekip olarak tamamen yemeğe odaklanmıştık. Gezdiğimiz yerleri de sırf yürüyelim de acıkırız beklentisiyle gezdik. Antep ile ilgili şu bilgiyi vereyim, bütün şehir et kokuyor. Herhangi bir sokakta ciğer pişiren birisiyle karşılaşabilirsiniz. Bu yüzden “ay ben et kokusunu hiç sevmem” diyen birileri varsa ekipte havaalanından ilk dönüş uçağına bindirin. Bu açıdan çok şanslıydım. Ekipte kuzu kol mu yesek diyen birisi bile vardı. Antep için ne kadar ideal bir ekip olduğumuzu anlatabilmişimdir umarım. Şimdi gelelim detaylara.
Adana-Mersin Gezisi
İkinci gezimizi de gerçekleştirdik. Yine çok keyifli çok güzel bir gezi oldu. Her iki şehire de daha önce gitmiştim. Ancak gezmek için değildi bu gidişler. Bu yüzden ne gezme şansım olmuştu ne de meşhur yerlerde yemek yeme şansım. Bu sefer yaya yaya gezdik ve yedik. Öncelikle şunu söyleyeyim, gezilecek yerler arasında çok mesafe olduğu için araç şart. Toplu taşıma ile çok sınırlı yerler gezilebilir. Tabi bizim gibi 2 değil de 5 gününüz varsa araç olmasa da toplu taşımayla da gezebilirsiniz. Gezilecek çok çok fazla yer var, özellikle Mersin’de. Bu yerlerin çoğu ilçelerde olduğu için hepsini bitiremedik. İçimizde kaldı ama gördüklerimizi kâr saydık artık.