Tag Archives: 2008

The Express

Bu aralar çok fazla siyah-beyaz kapışmasını içeren film izledim. İyice insan düşmanı olmadan bir ara vermenin vakti geldi sanırım bu filmlere. Bu filmin kurtarır yanı ise spor ile alakalı olması. Her ne kadar gram anlamasam da amerikan futbolunu konu alan, siyah-beyaz çatışmasının olduğu bir gerçek hikaye.

Role Models

Çok yakın iki arkadaş Wheeler ve Danny nin hikayesi. Bu iki arkadaş bir enerji içeceğinin tanıtımını yapmakla görevliler. Okulları gezip çocuklara uyuşturucu değil enerji içeceği içmelerini tavsiye ediyorlar. Wheeler çılgın, Danny ise aşık olan. Bu tarz filmlerde illaki biri kadın düşkünü aykırı olacak, diğerinin de problemli bir ilişkisi. Yakın arkadaş sanırım Hollwood un sözlüğünde bu şekilde tanımlanmış.

Gran Torino

Başrolünü Clint Eastwood un oynadığı ve yönettiği 2008 yapımı bir film. Başrol diyorum çünkü filmdeki diğer oyuncuların hiçbirini tanımıyorum, herhangi birinin tanıdığını da zannetmiyorum. Böyle deyince ilgiyi kendi üzerine çekmek için filme kimseyi almamış diyenler olabilir. Yaşlandığı için son filmlerinde öne çıkmak istiyor diyenler de olabilir. Böyle düşünenlerin hepsi başlarını öne eğip özürlerini iletsinler Eastwood a.

The Midnight Meat Train

2008 yapımı olan baş rolde son yılların parlayan yıldızı Bradley Cooper olan korku gerilim filmi. Hemen konusuyla başlayayım. Leon (Bradley) fotoğraf çeken ve geçimini bununla sağlamaya çalışan bir arkadaşımız. Garip garip adetleri var. Gecenin köründe kalkıp fotoğraf çekmeye gidiyor. Sırf gerçekçi olacak diye 3 kişinin üzerine yürüyüp onları çekiyor vs.

Hunger

Hapishane filmleri konusunda çok güzel tercihler yapmıştık. Uzun zaman oldu izlemeyeli, bi tane seçelim de izleyelim dedik. Ne de olsa geçmişten gelen bi özgüven var. Genelde iyi oluyor hapishane filmleri. Bi kaç keyword girip arattık google da ve bu filme ulaştık. Bi kaç da yoruma baktık. Gerçekçi, iyi falan demişler. Biz de inandık netteki hıncallara.

O keywordleri yazan parmaklarım kırılsaydı da denk gelmeseydim bu filme. Arkadaş hayatımda izlediğim kesinlikle en kötü film. Filmin 43. dakikası ile 68. dakikası iki kişi arasında, bir masa ve iki sandalye eşliğinde çekilmiş. Sonradan anladım ki İrlanda’nın Nuri Bilge Ceylan’ına denk gelmişiz. Filmde altyazıya gerek yok. Arada sesler geliyor. Genelde her işin sonunu görüyoruz. Örneğin bi eleman koridoru temizliyordu. Sahnenin en başında koridorun başındaydı. Normalde ne bekleriz bi iki temizledikten sonra geçer sahne. Adamın koridorun sonuna kadar temizlemesini resmen izledik yahu. Nasıl bir vakit kaybıdır anlatamam. Hala etkisindeyim filmin. Bu kadar kötü nasıl çekilebilir hayret doğrusu.

O kadar konuştuk, filmin konusunu da söyliyim bari. Hapisteki elemanlar bizim film boyunca anlayamadığımız bazı hakları istiyorlar. Bunun için de en son açlık grevine başlıyorlar. Sanırım yaşanmış bir hikaye. Ama ne olursa olsun bu hayatımın en kötü 90 dakikasını geçirdiğim gerçeğini değiştirmez.