Yüzyıllık Yalnızlık
Kitabın başında bir soy ağacı veriliyor. Büyük dede onun çocukları çocuklarının çocukları vs. Ne alaka diyebilirsiniz ilk başta. Ama sayfalar ilerledikçe isimlerin birbirine karıştığını göreceksiniz. Özellikle aynı isimlerin sürekli kullanılması bu aile ağacını oldukça mantıklı bir hale getiriyor. Ara ara dönüp bakabiliyorsunuz. Bir süre okuduktan sonra zaten kişilere ve çocuklarına aşina oluyorsunuz ve akıyor kitap. Yazarı Gabriel Garcia Marquez. Kendisi nobel edebiyat ödülü kazanmış 1982’de. Kitabı okuduktan sonra daha detaylı baktım kendisine ve alanında yetkili bir abi olduğunu gördüm.
Tepenin Ardı
7 kişilik oyuncu kadrosuna sahip bir Türk filmi. Çok fazla mekan da bulunmuyor. E buradan da tahmin edeceğiniz gibi film festival filmi. Öyle her yerde bulunan bir film değil. Biz de blutvden izledik. Evet evde kaldığımız süreçte oraya da üye olduk. Blutv bünyesindeki yerli filmlerin büyük çoğunluğu bu kategoride zaten. Adını daha önce duymadığım ancak puanı yüksek ve insanların oldukça beğendiği bir çok film bulunuyor. Bu filmin de dünyanın en güzel 10 filmi arasına sokanlar var tabi. Ancak ben o kadar iddalı değilim.
Çoğunlukla Zararsız
Serinin son kitabını da bitirdim. Aslında bitireli baya oldu hatta üstüne bir kitap daha bitti ama bir türlü yazma fırsatı bulamadım. Sanırım kitabı çok çok beğenmediğim için elim yazmaya gitmedi. İlk kitaplardaki o kadar atraksiyona karşın bu kitapta hiç olay yok diyebilirim. Biraz daha olayları özetleme ve kapanış modunda gidiyor. O kadar zamanda gezmeler, mekanda gezmeler, geçmişteki kendinle konuşmalar, gelecekteki kendinle çay içmeler bunların hepsi olabilir çok da takılmayın diyor kitap.
Seriyi bitirmek için okumuş oldum açıkçası. Belki de 5 kitabı art arda okumaktansa araya başka kitaplar almak daha güzel olabilirdi.
Bilemedim..
Masumiyet
Başrollerinde Güven Kiraç, Haluk Bilginer ve Derya Alabora‘nın oynadığı yönetmenliğini ise Zeki Demirkubuz‘un yaptığı 1997 yapımı film. İsmini duymayan yoktur sanırım. Hatta izlemeyen sayısı da çok az olabilir. Çünkü Türk sinemasının kült filmleri arasında gösteriliyor. Bu zamana kadar ben neden izlemedim açıkçası hiç bilmiyorum. Daha önce oturayım da izleyeyeim dediğimi de hatırlamıyorum. Karantina günlerinde izlediğim en iyi Türk filmi oldu kendisi. Aslında bu filmin bir de öncü filmi varmış, Kader diye. Karakterler aynı ama oyuncular farklı. Onu henüz izlemedim ancak önce onu izleyip sonra bunu izlerseniz çok daha etkileyici oluyor diyenler mevcut. Bizim için artık çok geç ama izlemek isteyenler önce onu izleyebilir.
Elveda ve Bütün O Balıklar İçin Teşekkürler
Serinin dördüncü kitabını da bitirdim. İlk üç kitaptaki koşturmacanın aksine bu kitap biraz daha sakin geçiyor. Sanki okuyanların biraz dinlenmesi ve biraz da aksiyondan drama geçiş yapması için yazılmış gibi. Bu drama geçiş de serinin ilk kitabında bahsedilen kızın hayatının detaylı bir şekilde anlatılması ile oluyor. Tabi ortada bir kız var ise bir de esas oğlan olmalı. Esas oğlan da Arthur efendiden başkası değil tabi ki.
Cinayet Süsü
Kadrosunda Ugur Yücel, Binnur Kaya ve Cengiz Bozkurt gibi isimleri barındıran komedi filmi. Bu kadroya bir de Feyyaz Yigit eşlik ediyor. Kendisinin ilk cümlede adının geçmesi için 40 fırın ekmek yemesi gerekiyor ama yetenek var gibi. Kimileri Recep İvedik benzetmesi yapmış, hatta ondan daha kötü bir tipleme demiş ancak buna katılmıyorum. Elemanın duruşu bile bazen güldürüyor. Ölümlü Dünya filminde daha başarılıydı evet ama bu filmde de bir kaç yerde koparmadı değil.