Aile Arasında

Türk yapımı bir film izlemeyeli baya olmuştu. Açıkçası sinemada film izlemeyelim de baya olmuştu. İki eksikliğimi de gidermiş oldum biraz da olsa. Film ile ilgili çoğu detayı sağda solda görmüştük zaten. Gülse Birsel’in kaleminden çıktığını ve başrollerde Engin Günaydın ve Demet Evgar’ın oynadığını biliyorduk. Tam kadroya hiç bakmamıştım. Bu yüzden filmi izlerken vayy bu da mı oynuyormuş dedim aydınlanma anları oldu. Detaylara geçmeden şunu da belirtmek istiyorum: Antep, Urfa, Adana ve civardaki illerde yaşana dedeyi oynatmak için Arif Erkin Güzelbeyoğlu’ndan başka oyuncu yok sanırım. Hayır bi rahat bırakın adamı ya. O yörede geçen film çekeceksiniz diye bu adama mı güvendiniz.

Dunkirk

Şu dünyada kimseye güvenmeyeceksin arkadaş! Yok şöyle güzel film yok böyle efsane dediler biz de inandık izledik. Her dakikasında ayrı sıkıldım. Her dakikasında ayrı üzüldüm. Şu kezbanlığı ingilizlerden beklemezdim. Vay efendim biz küllerimizden doğduk. Birbirimize kenetlendik. Halkımız askerimizi yalnız bırakmadı. İşte öyle delikanlıyız ki müttefikimiz Fransa’yı yüz üstü bırakmadık …

Bir milyon tane mesaj vermeye çalışmışlar. Ama inanın gram etkilenmiyorsunuz. Christopher Nolan nasıl böyle bir film çekti anlamak gerçekten zor. Gelmiş geçmiş en abartı film diyebilirim. Çok çok çok çok kötü inanılmaz sıkıldım izlerken. Sakın bulaşmayın..

Baş Belası

Gündüz gittiğim ilk tiyatro sanırım. Gitme kararı biraz ani olduğu için başka bilet bulamadık açıkçası. Sadece bu oyunda yer kalmış olması baya bi tedirgit etti. Hem de en önde yer kalmış. Biraz kenar köşe ama en ön sonuçta. Vakit kaybı olacağı kaygısıyla gittik oyuna. Beklenti neredeyse yoktu yani. Neyse ki beklediğim kadar kötü çıkmadı. Çok daha kötülerine gittim. Daha önce de dile getirdim tekrar söyleyeyim: Tolstoy ve Anna pişmanlıktır.

That Sugar Film

Uzun zamandır adını duyuyordum bu filmin. İzleyenler şekeri hayatından çıkartıyormuş. Bunca sene nasıl şeker yediklerine hayret ediyorlarmış falan. Filme başlarken böyle bir hedefim yoktu. İzleyeyim de şekerden soğuyayım düşüncesi ile başlamadım. Açıkçası insanlar nasıl bu kararı almış ona da şaşırmadım değil. Çünkü filmin sonunda “vay anasını” dediğimiz bir durumla karşılaşmıyoruz. Şeker o kadar da masum değil en az yağ kadar hatta yağdan daha fazla zararı var mesajı veriliyor diyebilirim. Filmin güzel olan kısmı ise bu zararın bize anlatılırken izlenen deneysel yol.

Anna Karenina

İsminde Anna geçen bir başka oyuna gideceğim kalımın ucundan geçmezdi. Malum Tolstoy ve Anna tecrübesinden sonra bir daha böyle bir risk almamalıydım ama niyeyse soluğu salonda aldım. Oyun bir açıdan çok başarılı. Sahne, kostüm, müzik vs gerçekten çok başarılı. Ama bunların dışında kalan bütün parçalar çok kötü. Oyunculuk yerlerde, sanat yapacağım diye her obje ile mesaj vereceğim diye bir kasma söz konusu. Sürekli sandalyeler giriyor sahneye, sürekli birileri yuvarlanıyor. Birisi kenarda ip atlıyor falan. Farklı yerlerden okudum yorumları herkes kafasına göre bir anlam vermiş bunlara.

Gifted

Biraz güncel film izleyelim dedik. 2017’nin en iyi filmleri tarzındaki aramalar sonucu bu filmde karar kıldık. Maalesef bu listede olmayı haketmiyor diyebilirim. Yine de kötü bir film olduğu söylenemez ama beklediğimiz etkiyi yaratmadı. Konu çok alışılmış değil. Belgeki de o yüzden gerçekçiliğini sorguladık.