Kontrabas
Halbuki sezon ne güzel başlamıştı. İçimdeki tiyatro aşkı kat kat artmıştı. Bu oyundan sonra yıkılmasam da büyük darbe aldım diyebilirim. Oyunun tek güzel yanı 1 saat olması. Yıllardır Olcay Kavuzlu oynuyormuş. Tek kişilik bir gösteri. Kontrabasın orkestradaki yeri ile insan hayatını benzetmeye yönelik bir oyun. Amaç güzel ama hiç hiç ilgimi çekmedi. Müzik ile ilgili olanlar, müzik bilgisi olanlar eminim daha çok beğenir bu oyunu. Çünkü çok fazla terim vardı oyunun içinde. Böyle olacağını tahmin ediyordum ama yine de herkes bunları bilmek zorunda değil deyip daha az kullanırlar düşüncesindeydim. Öyle olmadı..
Rumuz Goncagül
2017 tiyatro sezonunu bu oyunla açtık. Baştan söyleyeyim çok güzel bir başlangıç oldu. Geçen sene aklıma geldikçe Tolstoy ve Anna‘yı hatırlıyorum ve tiyatrodan soğuyordum. Gerçi o oyunu unutmak için en az 50 tane Rumuz Goncagül kalitesinde oyuna gitmem lazım. Bak yine aklıma geliyor ne kadar kötü olduğu. Şu yazıyı yazarken bile surayımın asılmasına sebep oluyor. O kadar kötüydü Tolstoy ve Anna. Neyse esas konumuza dönelim. Oyun yaklaşık 2,5 saat ve Cüneyt Gökçer sahnesinde. 1 dakikasında bile sıkılmıyorsunuz desem hiç de abartmış olmam.
Abad va yek rooz
İngilizceye Life + 1 Day olarak çevrilmiş İran filmi. filmin içinde güzel bir şekilde açıklıyorlar bu ismi. Tahmin edeceğiniz gibi başrolde Payman Maadi bulunuyor. İran’ın Colin Farrel’i de bu sanırım. Her filmde oynuyor adam. Ama neyseki oyunculuğu baya iyi. Yine tahmin edebileceğiniz gibi dram ağırlıklı bir film. Ama öyle Ali Rıza Bey dramı değil, sizi izlerken geren yanınızdakine ağız burun dalma hissi uyandıran bir gerilim var filmde.
Who Am I?
Orjinal adı Kein System ist sicher olan Alman filmi. Konu çok güncel ve önemli olunca filmi izleme kararını çok kolay aldık. Bir de Almanlar yapmış kötü olamaz düşüncesi çok ağır bastı. Adamların kaliteli yaptıkları o kadar çok şey var ki filme kötü bir önyargı ile yaklaşamıyorsunuz. İnternet kullanan, arada bilişim haberi okuyan herkesin ilgisini çekebilecek bir film. Deep web ve hackerlar üzerine kurulu bir film. Bu yüzden filmin heyecanlı olacağı birilerinin birilerinin sistemini kıracağını bol koşturmacalı şeyler izliyoruz.
I Am Not Your Negro
İsminden tahmin edebileceğiniz gibi siyahi kardeşlerimize yapılan zulmü konu alan bir belgesel. Bu tür yapıtlarda gündem aynı oluyor genelde. Yapılan kötülüklerin sunumu, birilerinin buna dur deme çabası ve sonuç. Zaten bu konudaki filmler genelde gerçek hikaye oluyor. Bir şeyler uydurmaya gerek yok onlarca acıklı hikaye mevcut sonuçta. Bu sefer konuyu daha genel ele almışlar. Bu yanlışa dur demek isteyen kişilerin önder olarak gördüğü Malcom X, Martin Luther King ve Medgar Evers’ı James Baldwin’in kaleminden izliyoruz ve dinliyoruz.
En man som heter Ove
İngilizcesi A Man Called Ove olan İsveç filmi. O tarafların filmlerini genelde beğenmiyordum. Az da olsa önyargı vardı filmi izlerken. ama ağzıma yüzüme çarptı film bu önyargıyı diyebilirim. Son zamanlarda izlediğim en güzel film. Zaman zaman As Good As It Gets filmini hatırlatsa da ilerledikçe o filmden baya ayrıştığını görüyorsunuz. Huysuz yaşlı bir adam, kesin kuralları var. Titiz, düzenli, sinirli ve diğer insanlara karşı soğuk. Şunu anlıyorsunuz ki bir şeyler olacak ve bütün bu özellikleri değişecek. Böyle de oluyor zaten ama oyunculuk ve buna sebep olan olaylar filmin kalitesini artırıyor.