Tag Archives: Liam Neeson

Non-Stop

Liam Neeson‘a iki çift lafım var. Kendisini severim, oynadığı filmlerin de çoğunu izlemişimdir. Ama yıl olmuş 2014 artık bi tane de değişik filmde oyna be hacı abi. Hep mi dünyayı sen kurtarıcan, hep mi kötü adamları sen yakalayacaksın. Bırak arkadan gelenler yapsın artık o işleri. Zaten eski filmlerdeki aksiyonu da yapamıyosun. O yüzden böyle biraz daha oyunculuğunu ön plana çıkarak filmlerde oyna. Sen olmasan da film yapımcıları kötülerin hep kaybetmesini sağlar rahat ol.

Love Actually

Daha önce bir film için romantik-komedi tanımı olabilir demiştim. Hangisi hatırlamıyorum ama bu film için de aynısını söyleyebilirim. Hatta bugüne kadar izlediğim en iyi romantik komedi diyebilirim. Filmin kadrosu çok geniş. Her oyuncunun daha önce oynadığı filmleri yazsam ayrı bir yazı olur. O yüzden sadece isimleri yazacağım. Bill NighyColin FirthLiam NeesonEmma ThompsonMartin FreemanChiwetel EjioforAndrew Lincoln ve Keira Knightley Filmin Türkçe’ye çevirisi “Aşk Her yerde”. Bence başarılı bir isim olmuş. Birbirinden bağımsız hikayeler var filmde, konu ise tabi ki hepsinin birilerine aşık olması.

The Grey

Liam Neeson nun Unknown filminden sonra heyecanla beklediğim 2011 yapımı macere filmi. Kendisine olan saygımızdan dolayı filmi büyük beklentiler içinde izledik. İlk başlarda bu beklentileri fazlasıyla karşıladı. Hatta hep beraber filmin sonunu kurgulamaya bile başlamıştık. Yok bu ölür, şu kurtulur, onu kurtlar yer vs. Biz bu kadar istekliyken, aynı heyecanı film ekibinden görememek bizi üzdü ve alakasız bir sonla gözyaşlarımızın akmasına sebep oldu.

Unknown

Aslında bu filmin değerlendirmesini yapmak için sayın “halk” a çok büyük ricalarda bulundum ama yoğunluğundan dolayı bu görevi bana devretti üstat. Film 2011 yapımı ve adam gibi görüntü kalitesi ile internete bu hafta düştü. Hemen izledik tabi. Başrolde tanıdık bir isim; Liam Neeson. Onun olduğu yerde suçun ve aksiyonun olmama ihtimali yok tabi. Film baştan sona kadar tam bir kurgu. Arada böyle yönetmenin bi eksiğini bulduğunuzu düşünüyorsunuz, “ya öle iş mi olur ne kadar saçma diyorsunuz” ama aradan 5 dakika geçmiyor ki az önce saçma dediğiniz olay on numara bir planın parçası olsun. Filmde bunu çok yaşadık. Neyin gerçek neyin üçkağıt olduğunun peşine çok düştük ama hep avcumuzu yaladık.

Film Liam Neeson’ nın Almanya’ya gelmesiyle başlıyor. Filmin neresininden bahsedeyim bilemedim. Çünkü birbirinden ayrılıp anlatılacak bir kısmı yok. Liam Neeson bir trafik kazası geçiriyor, bazı şeyleri unutuyor. Ya bundan çok izledik demeyin sakın. Öyle daha önce izlediğimiz basit bir hafıza kaybı hikayesi değil.

Ayrıca filmin çoğu bölümünde Türkçe diyaloglar duyacaksınız. Konu Almanya da geçtiği için sağolsunlar bizi unutmamışlar. Bi yerde “zaten çok uzun sürmüyor” diyerek ufak bi aşağılamada bulunuyorlar ama Almanya’daki Türkler öyle diyerek kapattık biz konuyu.

İlk kısımda dediğim gibi filmde birşeyleri birleştirmeyi ya da hata aramayı sakın denemeyin. Herşey kendiliğinden birleşiyor. Bizim gibi o nerden çıktı, bu nereye girdi hesabı yaparsanız kafanız bulanır.

Çıtayı çok yükseltti bu film, bir daha bu kadar güzeli denk gelir mi bilmiyorum ama bunun gibisine rastlamak ümidiyle izlemeye devam.