Lion

Sanırım içinde Hindistan geçen bütün filmlerde oynayan Dev Patel ve Nicole Kidman başrollerde. Bu sefer filmi ben bulmadım. Bir arkadaşın fazla övmesinden etkilendik ve izleyelim dedik. O arkadaşla arama mesafe koyabilirim her an henüz karar vermedim.

Film gerçek bir hikayeyi anlatıyor. Gerçek hikaye olunca dram kaçınılmaz tabi ki. Kaybolan bir çocuk, onu evlat edilen zengin bir aile ve çocuğun gerçek ailesini bulmayı anlatıyor film.

American Honey

Hayatımda çok boşa vakit geçirmişimdir. Ama bu kadar boş vakit geçirdiğimi hatırlamıyorum. Hayatımda izlediğim en en en en kötü 5 film arasına girdi. Bunu izlemek için survivorı kapattığıma bile ne kadar üzüldüm anlatamam. Neymiş hiç bir yerde kabul göremeyen gençlerin bir araya gelip mutlu mesut yaşamasıymış. İşte kimseyi takmadan sadece dergi satarak hayata tutunmasıymış. Aralarındaki arkadaşlığın her şeyden daha önemli olmasıymış falan filan. Şu filmi bile göklere çıkaran yazılar okudum.

Captain Fantastic

Başrolde Viggo Mortensen‘nin bir bayabı canlandırdığı film. Ama öyle sıradan bir baba değil. Aksine hemen herkese değişik, garip gelecek bir baba. 6 tane çocuğu var. Çocuklarının herşeyiyle ilgileniyor. Ama dediğim gibi bildiğiniz yollardan değil. Mesela çocuklar okula gitmiyor. Evde babalarının belirlediği şekilde kendilerini geliştiriyorlar. Her gün spor şart. Öyle hadi yürüyün koşun şeklinde değil. Baya zorlu şeyleri barındırıyor bu spor. Tırmanma, şınav, mekik, avlanma vs. Yapılan her şeyin bir dayanağı var. Ailenin de bu dayanaklara bağlı kuralları var. Kuralları çiğnemek tabi ki yasak.

Hacksaw Ridge

3. dakikasında nasıl bir film olduğunu anladık ama yine de sonuna kadar izledik. Amerika’nın muhteşem bir ülke olduğunu, insanlığa çok değer verdiğini gözümüze soktular. Bu sefer kendi içlerindeki bir olayla değil. İkinci dünya savaşı döneminde geçen bir olay ile bunu yapıyorlar. Eli silah tutan herkes orduya katılıyor. Aralarından bir tanesi de ben savaşa karşıyım, silah tutamam ama ülkeme destek olmalıyım diyor. Bu desteği de savaşta sıhhiye ekibinde bulunarak veriyor. Biraz bodoz konuya girdim ama çok da uzatmayacağım.

Beasts of No Nation

Nerden ulaştım bilmiyorum ama Netflix yapımı olması izlemek için tek başına yeterliydi. Puanı da yüksek zaten. Idris Elba‘nın da başrolde olması pastanın çileği oldu diyebilirim. Aslında başrolde Abraham Attah‘ın canlandırdığı Adu isminde bir çocuk var. Olaylar Adu’nun değişimi üzerinde geçiyor. Değişimin sebebi ise ülkedeki iç savaş. Konunun özellikla Afrika ülkelerindeki iç savaşları anlattığı ortada ama herhangi bir ülke isminden bahsedilmiyor hiç. Bu da açıkçası güzel bir olay. Sonuçta savaş nerede olursa olsun filmdeki olaylar aşağı yukarı aynı olabiliyor.

Ölümlü Nesneler

Aynı yazarın ikinci kitabını da okudum. Şu an okuduğum kitap da yine bu yazara ait. Kitapların çok hoşuma gitmesinden değil bu durum. Kitapların ince olması birinci tercihim. Uzun kitaba başlayınca küçük bir ara kitaptan koparıyor insanı. Bu tarz kitaplarda o arayı vermeden son sayfayı okumuş oluyorum. Tabi hem ince hem aşırı yorucu kitaplar da olabilir ama henüz öylesi denk gelmedi. Kitap aklımda öyle inanılmaz şeyler bırakmadı ama tanıtım bülteninde yazanları okuyunca bazı şeyler dank etti diyebilirim.